Plansız ve kontrolsüz betonlaşma artık İstanbul'u yok olma noktasına getirdi. 1994 yılında Belediye BAşkanlığı görevini aldıktan sonra İstanbul'da çirkin yapılaşmayı durdurduk.

Şahsımdan önceki belediyeler emsal olarak 15-14-13.. Bu ne demek biliyor musun, adamın bin metrekare alanı varsa bunun üzerine 15 bin metre kare kapalı alan yapabiliyorsun dediler. Ben 3 emsalden fazla olmayacak dedim kıyamet koptu. Biz İstanbul aşığıydık ve arkadaşlarımla birlikte buna müsade etmedik. O dönemde de meslek odaları yok muydu? Vardı, niye ses çıkarmıyorlardı? İdeolojinin deli gömleğini giymiş ve kapalı kapılar arkasında ülkemize ihanet etmişlerdir. İstanbul'u özüne döndürmek, İstanbul'u dünyalar güzeli bir şehir olma hayreti içine girdik 1994 yılından itibaren.

Bugün aynı şekilde büyük medeniyetler ortaya koyan şehirler yaratabiliriz.Üstadın dediği bir şey var; Ceketimizin astarında kaybettiğimiz güneşi başka iklimlerde arıyoruz. Ahhh ahh nasıl yıktılar bizi, kendi içimizden yıktılar bizi.

Biz kendi şehirlerimizi inşaa edebililiz. Burada 3 kavram çok önemli; idrak, inşa, ihya.. Evet, biz kadim ve zengin medeniyetimizin idrakiyle yeni bir inşaa hareketi başlatıp 74 milyonu ihya edecek bir süreci başlattık. Yahya Kemal'in ifadesiyle Kökü atide olan bir geleceğin tasavuru için yola çıktık. Bizim bir medeniyet tasavurumuz var, biz yaşanabilir şehirler tasarlıyoruz. Yol medeniyettir diyor, şehirleri duble yollarla donatyacağız. Artık değişiyoruz, üç gidiş üç geliş dört gidiş dört geliş yolu kurmaya çalışıyoruz.

8 senede 13 bin 620 km bölünmüş yol yaptık. Ustalık döneminde 15 bin KM buna ilave edeceğiz. Türkiye'yi hızlı trenle tanıştırdık. Ama bakıyorsunuz bir partinin programında biz Ankara-Konya'yı bitireceğiz. Günaydın, Ankara-Konya mitingine davet ediyorum, trenle gideceğiz seni de davet ediyoruz.

Siz bürokrat olarak bu millete neler çektirdiniz görmüyor musunuz? Bütün bunları anlatmamız lazım, çünkü insanoğlu yapılanları unutuyor. Biz demokrasi yerelde başlar diyerek, evrensel değerleri büyütmek için kararlı adımlar attık. Biz dünyaya bunu yapabilirizi anlattık. İsterse arzularsa, karar verirse bu ülke her engeli aşar. Bizim özgüvenimiz ve kararlılığımız cesaretimiz ve birikimli bir iş gücümüz var.

Biz Türkiye'yi yeniden inşaa edebiliriz. Ustalık dönemi projelerinin ardına düştük. Öncelikle şunu ifade etmek zorundayım; iki hafta önce Kanal İstanbul'u açıkladık. dünyada ve Türkiye'de büyük bir yankı buldu. Bak hemen arkamıza düştüler ve yetişemedikleri yerde küfrettiler. Bizim gecelerimiz bunların rüyasıyla geçiyor. Bugün açıklayacağımız proje bir İstanbul projesi olmaktan ziyade bir Türkiye projesidir. İstanbul'daki her eser Edirne'den Iğdır'a kadar herkese ulaşmıştır.

Iğdır'da bir köy evini ziyaret ettik. Tabi muhabbetle ziyaret edenler var bir de galoş giyerek ziyaret edenler var. Kanal İstanbul bütün bu yapının üzerine Türkiye projesi olarak nasıl ortaya çıktıysa bugün açıklayacağımız proje de bir Türkiye projesidir. Birinci derecede İstanbul'un deprem tehlikesi altında olduğunu unutmayın. İstanbul'a kuracağımız iki yeni şehri en güvenli alanlara inşaa ediyoruz. Depreme hazırlıklı kentsel değişim dönüşüm projesini hayata geçiriyoruz. Bunu yaparken özellikle de İstanbul'umuzun nereden nereye nasıl deplaseler yaşayacağını da konuşacağız. İstanbul'da yoğunluğun olduğu insanca yaşanmayan yerlerimiz var. Buralarda modern yapıları inşaa ederken, vatandaşlarımızı buraya taşımayı planlıyoruz. Daha önce İstanbul'umuza Başbakşehir'i, Ataşehir'i, Hilalkent'i kazandırdık. Kayabaşı'nı kazandırdık kazandırmaya da devam ediyoruz.. O çirkin yapılarda sokak aralarına itfaiye araçlarının giremediği yerlerde yaşayan insanlarımız var. Belki yüzbinlerce insanın öleceği bir depremden İstanbulumuzu kurtaralım diyoruz. Şu anda Karadeniz şeridi deprem te hdidi en az olan yer.

Bizim idealimiz 1 milyon bir tarafa 1 milyon bir tarafa.. Bu bölgeleri ekonomik, sportik, kültürel alanlar ve hava limanı dahil tam anlamıyla bir yaşam merkezi oluşturmak.

Depremin maliyeti 100 milyar dolar olarak düşünüldüğünde bu projelerin maliyeti çok düşük. Ağaoğlu bak belki de sen de bu projeye girersin..

Kuracağımız iki şehirle İstanbul'un küresel şehir olma özelliğini ortaya koyuyoruz. Bunlar istanbul'un uzantıları bunları ayrı düşünmüyoruz. Bu şehirlerle Marmara bölgesinde ekonomiden sanayiye farklılaşmayı sağlıyoruz. Kimsenin hakkı yenmeyecek ve kimse mağdur edilmeyecek. E-5 TEM ve üçüncü köprü güzergahı paralele hatlarla birbirine bağlanacak.

Bu iki şehir İstanbul'un ruhuna ve özellikle de çevresine zarar vermiyecek. Ve İstanbul'un bir finanas ve turizm merkezi olduğunu düşündüğümüz de İstanbul tam bir çekim merkezi olacak.

Maden Ocakları'nın işlevini yitirdiği 40 bin metrekarelik alan yeniden yeşile ve yaşama kavuşacaktır. Avrupa yakasındaki bu şehirle birlikte yıllık kapasitesi 60 milyon olan bir havalimanını inşaa edeceğiz. Burayı bir ticari merkez olarak kuracağız. Spor konusunda çok önemli bir kompleksi ayrıca kazandıracağız. Tıpkı Kanal İstanbul'da olduğu gibi iki şehir projemizde de hassas bir proje analizinden sonra seçimden sonra bir yıl sonra makinalar o bölgede çalışmaya başlayacak. Bu arada 3. köprünün ihalesini yapacağız. Bu proje bazında bitirilecek ve etüd çalışmaları tamamen bittikten sonra samimi katkıları da bekliyoruz bekliyeceğiz.

Muhalefetin bazı medya kuruluşlarının bu projeye de önyargılı yaklaşacaklarını, yeterince araştırma yapmadan eleştireceklerini tahmin etmek güç değil. Arzumuz o ki muhalefet burada insan yok rantiye var demekten önce bu heyecanı paylaşabilme gayretine girsinler.

Birinci ikinci köprüye karşı çıkanların bu projemize de karşı çıkacağını biliyorum ama biz bunu milleti anlatıyoruz. Anadolu'da başlatacağımız yeni projelerle köklü medeniyetimizden güç alarak başlattığımız bu projeler 21. yüzyılın Türkiye yılı olduğunu dünyaya göstereceğiz. Kürsel vizyona sahip bu projelerin ben vatanımıza milletimize hayırlı uğurlu olsun. Bu tarihi ana bizimle tanıklık yaptığınız için sizlere şükranlarımı sunuyorum.

Göründüğü gibi o maden ocaklarının olduğu yerde yeşiller içerisinde iki şehiri inşaa edeceğiz..