CHP ve TÜSİAD: Türkiye’nin Önündeki En Büyük Engellerden Biri Mi?
Türk siyaseti her zaman hareketlidir, ancak son günlerde yaşananlar, bu hareketliliğin artık çözümsüz krizler doğurduğunu gösteriyor. Bir yanda CHP’nin bitmek bilmeyen iç çekişmeleri, diğer yanda ise TÜSİAD’ın ekonomi ve yargı üzerinden yaptığı kasıtlı manipülasyonlar var. Türkiye’nin geleceğini inşa etmek yerine, sürekli kaos üreten bu yapıların gerçek yüzünü artık daha net görmek zorundayız.
---
CHP: Muhalefet mi, Kaos Üretme Merkezi mi?
CHP, Türkiye’nin en eski siyasi partisi olmasına rağmen, ne halka hitap edebiliyor ne de güçlü bir liderlik sergileyebiliyor. Özgür Özel’in liderliğe gelmesiyle birlikte parti içinde bir “değişim” söylemi başladı, ancak görünen o ki bu değişim sadece koltuk değişimiyle sınırlı kaldı.
Son olarak Lütfü Savaş’ın kurultayın iptali için mahkemeye başvurması, CHP içindeki hizipçiliğin ve çıkar çatışmalarının artık partiyi bir muhalefet partisi olmaktan çıkardığını gösteriyor. Mahkemeye taşınan bu süreç, aslında CHP’nin içinde nasıl bir yönetim zafiyeti yaşandığını gözler önüne seriyor.
CHP’nin asıl sorunu şudur:
Parti içindeki kavgalar ve hizipleşmeler hiçbir zaman bitmiyor.
Gerçekten halka dokunan bir muhalefet üretmek yerine, enerjisini iç çekişmelerle harcıyor.
Türkiye için somut projeler geliştirmek yerine, sürekli “anti-iktidar” siyaseti yaparak varlığını sürdürüyor.
Bize ne lazım?
Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, güçlü, vizyon sahibi ve halkın gerçek sorunlarını çözen bir muhalefet. CHP’nin bugünkü haliyle böyle bir misyonu üstlenmesi imkânsız. Çünkü kendi içindeki krizi bile çözemeyen bir parti, ülkeyi yönetmeye aday olamaz.
---
Ön Seçim Tartışmaları: Halkı Kandırmaya Devam Ediyorlar!
CHP yönetimi, son günlerde cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için bir ön seçim yapılacağını duyurdu. Ancak bu karar, CHP içindeki bazı isimler tarafından hemen sabote edilmeye başlandı. Özellikle Mansur Yavaş’ın ön seçime katılmayacağını açıklaması, bu sistemin bir tiyatrodan ibaret olduğunu gözler önüne seriyor.
Burada şu soruyu sormak lazım:
Madem ön seçim halkın iradesini yansıtacak, neden partinin güçlü isimleri bu süreci yok sayıyor? CHP’nin bugüne kadar yaptığı en büyük hatalardan biri de demokrasi söylemiyle halkı kandırıp arka planda kendi adamlarını belirlemesi değil mi?
Bu ön seçim süreci de yine tamamen göstermelik bir hamledir. CHP yönetimi, adayını çoktan belirlemiş ve bunu tabana kabul ettirmeye çalışmaktadır. Gerçek demokrasi, halkın özgür iradesiyle şekillenir. CHP’de ise sadece belli kliklerin ve elitlerin karar verdiği bir düzen vardır.
---
TÜSİAD: Türkiye Ekonomisinin Önündeki En Büyük Engel
TÜSİAD, uzun zamandır ekonomi üzerinden hükümeti hedef alan açıklamalar yapıyor. Ancak bu açıklamalar samimi mi? Yoksa Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirmek isteyen bir grubun planlı hamleleri mi?
Son olarak TÜSİAD, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti konularında hükümete yönelik eleştirilerde bulundu. Ancak burada TÜSİAD’ın amacı gerçekten adalet ve hukuk mu, yoksa kendi sermaye düzenlerini korumak mı?
TÜSİAD’ı yöneten büyük sermaye grupları, Türkiye’nin ekonomide attığı bağımsız adımlardan rahatsız. Çünkü onlar, Türkiye’nin yerli ve milli üretime yönelmesini istemiyor.
Yıllarca sıcak para üzerinden rant sağladılar.
Türkiye’nin kendi üretim gücünü artırmasını engellemek için her fırsatta yurt dışına mesaj verdiler.
Ülkedeki reformları sabote etmek için sürekli “ekonomik kriz geliyor” algısı yarattılar.
TÜSİAD’ın rahatsız olduğu şey hukukun üstünlüğü değil, kendi çıkarlarının tehlikeye girmesi! Bu yüzden TÜSİAD’ın eleştirilerine kulak vermek yerine, Türkiye’nin yerli sanayiye ve milli üretime daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Çünkü bu elit gruplar, Türkiye’nin kalkınmasını değil, kendi statükolarını korumayı hedefliyor.
---
Sonuç: Türkiye’nin Önünü Açacak Gerçek Değişim Şart!
CHP ve TÜSİAD, her ne kadar farklı kulvarlarda hareket etseler de temelde aynı yapının iki farklı yüzü gibiler.
CHP, Türkiye’de muhalefet adına hiçbir gerçek proje üretmeyen, kendi içindeki krizlerden kurtulamayan bir yapı haline gelmiştir.
TÜSİAD ise, ekonomi üzerinden Türkiye’yi yıpratmaya çalışan ve ülkenin kalkınmasına değil, kendi sermayesinin çıkarlarına odaklanan bir organizasyondur.
Türkiye’nin önünü açmak için bu eski düzenin değişmesi ve daha milli, halktan yana ve üretime dayalı bir sistemin kurulması gerekiyor. Artık sahte muhalefetlerle ve ekonomi üzerinden yapılan manipülasyonlarla zaman kaybetme lüksümüz yok. Türkiye’nin geleceği için gerçek bir dönüşüme ihtiyacımız var!