-''Proje paketinin şu ana kadar maliyeti 758 milyon doları buluyor''
-''İstanbul'un bu en güzel bölgesini kurtarmakla, şehre kattığımız değerin karşılığını hesaplayabilmenin ise mümkün olmadığına inanıyorum''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sarıyer'den tünel ve Kağıthane Deresi aracılığıyla Haliç'e su getirilmesini sağlayan projenin maliyetinin 44 milyon lira olduğunu belirterek, ''Proje paketinin şu ana kadar maliyeti 758 milyon doları buluyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Kağıthane'de düzenlenen İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e su verilmesi törenine katıldı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, açılışı yapılan ''İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e Denizsuyu Aktarma Projesi''nin, Türkiye'ye ve İstanbul'a hayırlı olmasını diledi.
Projenin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğü 1995'te, o dönem dünyanın en büyük çevre koruma projelerinden biri olarak kabul edilen ''Haliç Çevre Koruma Projesi''nin önemli etaplarından biri olduğuna değinen Erdoğan, Haliç Çevre Koruma Projesi kapsamında bugüne kadar İstanbul için çok önemli çalışmaların hayata geçirildiğini söyledi.
Erdoğan, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilerek, şehrin sorumluluğunu üstlendiğinde, Haliç'i ''adeta bir bataklık'' olarak teslim aldıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Şahsım Kasımpaşa'da doğmuş bir İstanbullu olarak, Kasımpaşa'dan Fener'e, Kasımpaşa'dan Balat'a hangi tablo içerisinde geçtiğimizi çok iyi bilirim. Adacıklar... Kokudan geçilmeyen bir Haliç. Sandallarla Haliç'teki vapurlarla karşıdan karşıya geçerdik. Bugünleri görmenin de hayalini hep taşırdık'' diye konuştu.
-''Yeniden bir kirlenmeye müsaade etmeyeceğiz''-
Başbakan Erdoğan, bugün açılışı yapılan proje ile Karadeniz'den gelip İstanbul Boğazı'ndan Marmara'ya giden deniz suyunun Haliç'le buluşturulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Sarıyer'deki Çayırbaşı sahilinden aldığımız deniz suyunu, 4 bin 990 metre uzunluğunda bir tünelle Ayazağa'ya getiriyor, oradan Kağıthane Deresi vasıtasıyla Haliç'e bırakıyoruz. Bu sistemle, bilhassa yağışın olmadığı dönemlerde Haliç'e günde 260 bin metreküp deniz suyu akıtacağız. Bu su akıtılmazsa aynı duruma düşeriz. Bu su akıtılınca Haliç, akvaryum niteliğini koruyacaktır, böyle bir nitelik kazanacak. Sürekli bir sirkülasyon olacak ve yeniden bir kirlenmeye müsaade etmeyeceğiz. Biz, Haliç'i deniz suyu ile buluşturarak, buradaki suyun yenilenmesini, havalanmasını, canlı kalmasını sağlıyoruz.''
Başbakanlık Devlet Arşivi tesislerinin bir kaç ay içinde açılışının yapılacağını bildiren Erdoğan, ''Ciddi zenginliğe ihtiyacımız var. Arşivlerin güvence altına alınması, tamamıyla elektronik sistemle takviye edilmesi için burası yapıldı. Çok çok modern, gerçekten Türkiye'nin ciddi bir tarihi açığını inşallah burayla kapatıyoruz. Açılışını da bir iki ay içerisinde yapacağız. Çünkü burası adeta ülkenin yönetimiydi. Şimdi de işte o yönetimin aklını burada sağlama alacağız. Arşivde dosyalarda neler var bunları göreceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'de Haliç'le ilgili projenin bir başka örneği bulunmadığını kaydederek, dünyada da sadece su yönlendirmesi şeklinde bazı çalışmalar bulunduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Sarıyer'den tünel ve Kağıthane Deresi aracılığıyla Haliç'e su getirmemizi sağlayan projenin maliyeti 44 milyon lira. Proje paketinin şu ana kadar maliyeti 758 milyon doları buluyor. Sene 1995, sene 2012... İstanbul'un bu en güzel bölgesini kurtarmakla, şehre kattığımız değerin karşılığını hesaplayabilmenin ise mümkün olmadığına inanıyorum'' dedi.
1995'TE HERKES UMUDUNU KESMİŞTİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Feshane, sular altındaydı. Türkiye'nin o büyük patronları Feshane'yi su baskınından kurtaramadı'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Kağıthane'de düzenlenen İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e su verilmesi törenindeki konuşmasında, 1995'te su derinliği 52 santimetreye inen Haliç'ten pek çok kişinin umudunu kestiğini, akademisyenler ve ''bu işi bildiğini söyleyenler''in Haliç'i kurtarma önerisi olarak burayı ''toprakla doldurma''yı sunduğunu anlattı.
''Haliç'i kurtaracağız, yeniden o eski ihtişamlı günlerine döndüreceğiz, burayı tekrar Altın Boynuz haline getireceğiz'' diyerek, kolları sıvadıklarını ifade eden Erdoğan, ''Atalarımızın güzel bir sözü var; iman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır. O azimle, o kararlılıkla bu yola girdik'' dedi.
Erdoğan, gerekli çalışmaları yaptıklarını, projeleri hazırladıklarını ve işe başladıklarını belirtti. Tarama gemileriyle Haliç'in zeminini kaplayan çamuru çıkartıp, borularla 9 kilometre mesafedeki Alibeyköy taş ocaklarına götürdüklerini anlatan Erdoğan, böylece 650 bin metrekarelik alan kazanıldığını, bir boru gidiş, bir boru geliş ile sıvılaştırılmış çamurun oraya taşındığını vurgludı.
Yüklenici firma olan Gülermak'ı da kutlayan Erdoğan, bölgede çocuklar için büyük bir eğlence merkezi hazırlandığını, açılışın 23 Nisan 2013'te yapılmasının planlandığını söyledi. Erdoğan, ''Neler neye dönüşüyor. Mesele bir aşk, sevda meselesidir. Varsa İstanbul'a sevdanız, varsa bu millete sevdanız, aşkınız, bunların hepsi olur ve oluyor'' dedi.
Erdoğan, taş ocakları bölgesinde çamur barajlarının üzerini kapattıklarını, yeşillendirdiklerini, ağaçlandırdıklarını, İstanbul'a yeni bir alan kazandırdıklarını belirtti.
-''Yöneticiye düşen istikamet vermektir''-
Yeni projelerin hayata geçirileceğinin altını çizen Erdoğan, ''Feshane, sular altındaydı. Türkiye'nin o büyük patronları Feshane'yi su baskınından kurtaramadı. 'Ne harcadın buraya?' 'Şu kadar.' Al paranı dedik, verdik parasını Feshane'yi biz aldık, yeniden bugünkü haline getirdik'' diye konuştu.
Erdoğan, eskiden Haliç Kongre Merkezi'nin bulunduğu alanın ''İstanbul'un mezbahanesi'' olduğunu, buradan çıkan bütün atıkların Haliç'e atıldığını ve buradan araçla geçilemediğini dile getirerek, şu anda uluslararası bir kongre merkezi olduğunu kaydetti.
Yöneticiye düşenin istikamet ve düzen vermek, arkadan kitleleri çekmek olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Yönetici mıknatıslama yapar, istikamet verir. Hamallık kolay şeydir. Ama artık o dönem geride kaldı. Teknolojinin gereği neyse bunu yapacağız. Allah'ın bize verdiği aklı ilimle bütünleştireceğiz ve bu adımları atacağız'' diye konuştu.
-''Sahil bu yanıyla çok güzel bir hale gelecek''-
Başbakan Erdoğan, Kasımpaşa'dan Hasköy'e istikametinde bir tünel kazıldığını, oradaki trafiğin rahatlayacağını, çift gidiş-çift geliş iki tünel yapılacağını belirtti.
Erdoğan, ''Bunları, AK Parti iktidarı İstanbul'a kazandırdı başkası değil. Tünel bittiği anda benim vatandaşım buradan aracıyla gittiğinde sahil boyu duble yoldan gidecek, tünelden de aynı şekilde gidip gelecek. Bu bir azmin işaretedir. Aynı zamanda orada kültür merkezlerini görecek, alışverişi görecek, orada oteller, mabetler olacak. Herşeyiyle o sahil bu yanıyla da çok güzel bir hale gelecek'' diye konuştu.
-''Haliç'te 48 çeşit balık var''-
Boğazdan gelen suyla birlikte Haliç'in renginin değişmeye başladığını kaydeden Erdoğan, şu anda Haliç'te 48 çeşit balık bulunduğunu ve bu sirkülasyon artıkça buradaki sürecin çok daha farklı hale geleceğini söyledi.
Bununla birlikte ''mevcut adacıkların tarih olduğunu'' dile getiren Erdoğan, şimdi orada bir ada bulunduğunu, Leonardo da Vinci'nin orayla ilgili geçmişteki köprü projesinin hazırlığının yapıldığını, bu yapıldığı anda Haliç'in bir tarafından diğer tarafına o köprüden yaya olarak geçilebileceğini anlattı.
Erdoğan, Pierre Loti'de kamulaştırma için gecekondu sahipleriyle pazarlık yaptıklarını, pazarlıkları bitirdiklerini ve şu andaki Pierre Loti'yi yaptıklarını, İstanbullular'ın oraya çıkarak Haliç'i ve İstanbul'u seyrettiğini ifade etti.
İstanbul'un kirli havasından, şehre doğalgazı getirerek kurtulmasını sağladıklarını, çöp dağlarından İstanbul'u kısa zamanda kurtardıklarını ve dünyada sayılı temiz şehirlerden biri haline getirdiklerini anlatan Erdoğan, susuzluğu da Istranca Dağları'ndan tüneller açıp su getirerek aştıklarını belirtti.
-''Önemli projelerle hizmet vermeye devam edeceğiz''-
Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi, Feshane, Pierre Loti, Miniatürk, Bahariye Mevlevihanesi, Hüsrev Paşa Tekkesi, gemi seferlerinin yapıldığı iskeleler ve daha pek çok değeriyle Haliç'in başka bir zenginliğe sahip olduğunu söyledi.
Erdoğan, bölgeyle ilgili daha yapacak pek çok iş bulunduğunu belirterek, ''İnşallah bu farklı projeleri de süratle, kısa zamanda tamamlamak suretiyle, inanıyorum ki İstanbul'un zenginliklerine farklı zenginlikler katmış olacağız'' dedi.
Rami Kışlası Kültür Merkezi'nin yapılacak önemli projelerden biri olduğuna işaret eden Erdoğan, Rami Kışlası'nın boşalmasını beklediklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Orayı inşallah Türkiye'nin bir numaralı kültür merkezi yapacağız. En büyük kütüphanemizi orada kuracağız. Milyonlarca cilt kitap orada olacak. Orada mücellithaneler olacak, hattatlar yetişecek, müzehibbeler yetiştirilecek. Böyle bir imkanı da Rami Kışlası içerisinde gerçekleştireceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, Haliç Tersanesi'nin ve Taşkızak Tersanesi'nin müze haline geleceğini, Karadeniz Sahra Demiryolu Hattı, Rami-Eyüp-Sütlüce Teleferiği gibi projelerin Haliç'i dünya çapında bir kültür bölgesi haline getireceğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde, hükümette olsun, büyükşehirde olsun, ilçe belediyelerinde olsun çok daha büyük, çok daha önemli projelerle İstanbullu kardeşlerimize hizmet vermeye devam edeceğiz'' dedi.
Erdoğan, bu çerçevede, 1984'ten beri uygulanan mevcut belediye sisteminin, zaman zaman yapılan tadilatlarla bu işi çözmediğini gördüklerini ifade etti.
İstanbul'un bir büyükşehir olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Maalesef öyle bir muhalefetle karşı karşıyayız ki; 'Büyükşehir nedir?' diye sorun, inanın anlatamazlar, tanımlayamazlar. Çünkü bunların dünyasında, büyükşehir tanımı diye bir şey yok. Bir mesele yaşanarak olur, yaşanmadan olmaz. Onun için de bunların idaresinde olan partilerinin büyükşehirlerine bakın, başarısızlık görürsünüz, başarı göremezsiniz. İdeolojinin deli gömleği bir kenara konsa, bunlar aslında bir dönemden fazla belediyecilik yapamazlar. Ama ideoloji bazı yerlerde ne yazık ki onların orada kalmasına fırsat veriyor.''
Büyükşehir belediyesi ile mülki sınırları, belediyenin tasarruf alanı içine alınmasını söylediklerini ifade eden Erdoğan, ''Niye? Bir imar bütünlüğü sağlayalım. Merkezde, beldede, ilçede farklı bir imar anlayışıyla şehirleri güzelleştiremeyiz'' dedi.
-''Yılların tecrübesi var''-
Yapmak istedikleri değişiklik karşısında kendilerine ''Şehirlerde, il özel idareleri var'' denildiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şu anda bu il özel idareleri Başbakana, İçişleri Bakanlığı'na bağlı değil mi? Bize bağlı. Biz niye o zaman büyükşehir belediyelerini kurmak istiyoruz? Demek ki bundan netice alamadığımız için diyoruz ki yılların tecrübesi var. İstanbul gibi yerde belediye başkanlığı yaptık. Bizden sonra mülki sınırların büyükşehir belediyesine ait olduğu bir dönemi yaşadık. Nerede? İstanbul ve Kocaeli'nde. Orada da aldığımız neticeyi görüyoruz.''
-''Bizim derdimiz, ülkeyi daha güzel hale getirmek''-
Daha önce İstanbul'un kenarındaki köylere, doğru dürüst hizmet gidemezken şimdi büyükşehirin sınırlarına girince buraların hizmet görmeye başladığını, bu yerlere İSKİ'in kanalizasyon ve su hizmetleriyle ulaştığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunu Türkiye'nin geneline yayalım, 16 şehrin tamamında yapalım. Ama bu da yetmez. Şimdi 13 il 750 bin nüfusun üzerine çıktığı için, bunlar da büyükşehir olma hakkını kazandı. Dolayısıyla 29 büyükşehirde, mülki sınırları büyükşehir yapalım diyoruz. Ne diyor muhalefet, 'Siz federal bir yapıya geçmek istiyorsunuz'. Allah aşkına bunlar AK Partili belediyeler mi. Bunların içinde CHP'li olanları da var, daha başka partide olanı da var. Bizim derdimiz, bu ülkeyi daha güzel hale nasıl getireceğiz. Yani nazım imar planı diyorsun. 100 bin, 50 bin, 25 bin, 5 binlik planlar...Bir belde belediyesi 5 binlik plan yapabilir mi? Kaç tane mimar, mühendis var elinde? Yapamadığı için de orada başarıyı bulmak mümkün değil. Oralardaki yapılanmalara bakıyorsunuz, şehrin bütün güzelliğini ortadan kaldırıyor.''
-''Büyük düşünmeye mecburuz''-
Büyükşehrin bütün elemanlarıyla ve beyin gücüyle çok daha farklı imkana sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, imkanlar noktasında da farklılıklar getirdiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Büyük düşünmeye mecburuz. Küçük düşünenlerle bu işi yapamayız'' dedi.
Büyükşehir belediyesi olduğu andan itibaren 100'lerce kilometredeki köye hizmetin nasıl götürüleceğinin sorulduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli siz tabi bu işlerle pek haşır neşir olmadınız. Şu İstanbul'da biz büyükşehir belediye başkanlığı yaptık. Bu hizmetin nasıl götürüleceğini biliriz. Oralarda ilçe belediyesi yok. İlçe belediyesine terettüb eden görevler var. Bu yeni yasayla oradaki köyler ne olacak, o ilçe belediyesinin mahallesi konumuna gelecek. Dolayısıyla o ilçe belediyesi, kendisine ait olan görevleri, o mahalleye hizmet vererek yapacak. Eğer siz kendinize güvenemiyorsanız çıkıp açıkça söyleyin, 'Biz yapamayız' deyin. Biz yaparız.''
-''Hizmet gitmeyen yerlere, hizmet götürdük''-
Erdoğan, bugüne kadar hizmetin gitmediği yerlere o hizmeti götürdüklerini, İstanbul'da 1992 yılında Güngören, Bağcılar ve Esenler'in, sokaklarında çizmeyle seçim kampanyası yaptıkları yerler olduğunu anlattı.
Bu ilçelerin o dönemde Bakırköy'e bağlı olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Hizmet Bakırköy'e gitti ama Güngören, Esenler ve Bağcılar'a gitmezdi. Seçimlere girdik ve aldık. Güngören, Esenler ve Bağcılar'ı aldık. Çok kısa zamanda oraları ayağa kalktı. O günden bugüne hamdolsun bizim zihniyetimiz seçim kaybetmedi. Çünkü halkımız, çalışana hakkını veriyor'' diye konuştu.
-''Büyükşehir belediyesi bütün işleri üstlenecek''-
Bu büyükşehir anlayışında 29 ilde artık il genel meclisinin kalmayacağına ve tek meclis olacağına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
''Büyükşehir belediye meclisi, il genel meclisinin yaptığı bütün işleri kendisi üstlenecek. Bunun yanında valiliklere farklı işlevler getiriyoruz. Bu ili yöneten idarelerin içinden kalifikasyonu yüksek elemanları bizzat valilerimiz kendileri belirmek suretiyle göreve alacak ve bütün icracı bakanlıkların o ildeki hizmetlerini, ihalelerini valilikler o ekipleriyle beraber takip etme imkanı bulacak. Büyükşehirlere daha önce yüzde 5 olan vergi payını, yüzde 6'ya çıkarmak suretiyle ayrıca bir desteği de getirmiş oluyoruz ki biraz daha güçlenmiş olsunlar ve hizmeti biraz daha farklı bir şekilde sürdürsünler.''
-Sayın Kılıçdaroğlu, Muğla Belediyesi ne demektir?''-
''Sayın Kılıçdaroğlu Muğla Belediyesi ne demektir?'' diye soran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Fethiye, Bodrum, Datça Muğla Belediyesi'ne bağlı mıdır değil midir? Korkarım ki; 'Bağlıdır' der. Çünkü bilmez. Hal bu ki Muğla Belediyesi, Muğla merkez ilçe belediyesidir, il belediyesi değildir aslında. Ama ne? Adı Muğla. Rize Belediyesi...Rize il değil, Rize merkez ilçe belediyesi. Yani Çayeli Belediyesi neyse, Rize Belediyesi de odur. Bodrum Belediyesi neyse, Muğla belediyesi odur. Ama bunu anlamaktan maalesef yoksun. Şimdi biz Muğla'yı ne yapıyoruz, büyükşehir yapıyoruz. O zaman Muğla, gerçek Muğla Belediyesi olacak. Bodrum, Fethiye ve Datça'nın alt yapısıyla ilgilenme sorumluluğunu taşıyacak.''
Bugün, tarihi günlerden birinin yaşandığını anlatan Erdoğan, ''Bugünleri çok yaşadık. İstanbulumuz'a ülkemize çok yaşattık. Elazığ'da 64 yıllık bir rüyayı gerçek yaptık. 64 yıldır gelen bütün siyasiler, Elazığlılar'a şunu demişler, 'Biz buraya havaalanı getireceğiz'. Biz, havaalanı değil, havalimanı getirdik. Uluslararası bütün uçuşlar yapılabilecek. Çok modern bir terminal binası ve çevre düzenlemesiyle Gakkoşlar'a bu havalimanını kazandırdık'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından butona basarak İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e su aktarımını başlattı.
Törene, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Abdulkadir Aksu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, milletvekilleri ve belediye başkanları da katıldı.
Tören alanında bazı vatandaşlarla sohbet eden Başbakan Erdoğan, daha sonra inşaatı tamamlanmak üzere olan Başbakanlık Milli Arşiv binasını gezdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.