Mümtaz'er Türköne: Ya Öcalan'ı asın ya da..
Mümtaz'er Türköne, Öcalan ile ilgili tartışma yaratacak bir öneride bulundu.
Daha önce kaleme aldığı bir yazıda bölücübaşı Abdullah öcalan ile ilgili kalme aldığı yazıda 'Osmanlı olsaydı paşa yapardı' diyen Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, yine çok tartışılacak bir öneride bulundu. Bugünkü yazısında yaşanan son gelişmeleri kaleme alan Türköne: ''Ya asmalı ya da önünü açmalı'' şeklinde bir ifade kullandı.
İŞTE TÜRKÖNE'NİN YAZISI;
Öcalan'ın önünün açılmasını istediZaman gazetesi yazarı
Bu soruya, bir süre önce 'Osmanlı olsaydı paşa yapardı' demiştim.
"PKK KÜRT HALKININ 3'TE 1'İNİN DESTEĞİNİ ALIYOR"
Kitle desteğini arkasına almış bir silahlı kalkışma ile karşı karşıya iseniz, bu kalkışmanın liderine sıradan bir suçlu gibi davranamazsınız. Davranırsanız, ne kalkışma ile baş edebilirsiniz ne de elinizdeki imkânları kullanmış olursunuz. Benim kışkırtıcı 'paşa' metaforum, Öcalan'ın şöyle veya böyle bir yerinde bulunduğu çözüm alternatiflerine dikkat çekmek içindi. PKK, kitleselleşmiş ve siyasallaşmış bir hareket. Kürt toplumundan aldığı toplam destek üçte bir civarında. Kanıtı BDP'nin aldığı oy. İspanya'nın altını üstüne getiren ETA'nın legal siyasî uzantısı olan Herri Batasuna'nın Basklılardan aldığı destek ise % 10 civarında seyrediyor.
"ÖRGÜTÜ ONU HEP DİNLEDİ"
Öcalan, 12 yıldır cezaevinde olmasına rağmen örgütünün tartışmasız liderliğini sürdürüyor. Bu durumun özgün sebepleri var. Ama en önemlisinin, Öcalan'ın örgütsel yetenekleri olduğu anlaşılıyor. Öcalan cezaevine girdikten sonra onun otoritesine örgüt içinde başkaldıranlar çıktı. Hepsi yok edildi. Bugüne kadar Öcalan birkaç kere PKK'ya silah bıraktırdı, ateşkes veya eylemsizlik ilan ettirdi. Örgütü, her defasında onu dinledi.
"ÖCALAN ÖRGÜTÜN BENİMSEMEDİĞİ BİR UZLAŞMAYA VARDI"
Öcalan'ın bir cezaevinde gözetim altında olması, Türkiye için hem bir fırsat hem de bir risk. Öcalan ilk yakalandığında PKK 'bağımsız devlet' hedefinden vazgeçtiğini açıklamıştı. 12 yıl boyunca tatmin edici bir ilerleme sağlanamaması, hedeflerin yeniden büyütülmesine yol açtı. Devlet ilk defa, Başbakan'ın doğruladığı şekilde Öcalan ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerin doğru ve maksada muvafık olduğunu, yapılan uzlaşmayı sabote etmek için ilan edilen 'demokratik özerklik' ve Silvan saldırısı kanıtladı. Öcalan, örgütünün benimsemediği bir uzlaşmaya varmıştı.
"İLK MÜRACAT EDİLECEK KİŞİ ÖCALAN"
Öcalan'ın Kürt hareketinin ürettiği şiddeti bütünüyle sona erdirecek bir gücü ve otoritesi yok. Aslında terör sorunu için kesin bir çözüm kimsenin elinde yok. Uzlaşmanın dışında kalan ve şiddeti sürdüren marjinal gruplar muhtemelen varlıklarını sürdürecekler. Ancak bu şiddetin azaltılması ve Kürt sorunu üzerindeki şiddet baskısının kaldırılması için kalıcı sonuçlar doğuracak bir uzlaşma ihtimali mevcut. İlk müracaat edilecek kişi ise Öcalan.
Öcalan, PKK ve BDP için vazgeçilmez bir otorite. Çünkü onun yerine ikame edilecek bir güç ortada yok. Öcalan'ın Silvan saldırısı ve demokratik özerklik ilanı sonrasında PKK'ya 'Kandil beni taşeron olarak kullanıyor' fırçasını atması hemen karşılık buldu. Kandil, saygılı bir dille 'Önderliğin eleştirilerini dikkate alarak başarılı olamadıkları konular için özeleştiriyi başlattıklarını' açıkladı. BDP'li politikacılar da gündemlerine aynı eleştirileri ve Öcalan'ın içinde bulunduğu şartları düzeltme görevini yerleştirdiler.
"BU İŞTEN HERKES KARLI ÇIKACAK"
AK Parti hükümetinin sivil aklı, terör sorununu çözmek için aynı anda iki farklı iş yapıyor. Bir taraftan terörle mücadeleyi etkili hale getirmek ve sivil yönetime almak için iç güvenlik reformuna girişiyor. Devleti devlet yapan, meşru şiddet kullanma ayrıcalığıdır. Eğer devlet PKK terörüne karşı etkili ve üstelik hukuk içinde kalan tedbirler geliştirebilirse, bu işten herkes kazançlı çıkacak. Devletin kullandığı şiddetle PKK terörünü aynı terazide tartmaya kalkıp, ikisini birlikte mahkûm etmek iyi niyetli bir yaklaşım olamaz. Bu hükmü verenlerin, PKK'nın içinden çıkarttığı hainlerle birlikte yaşama hakkını güvence altına alan, devletin meşru şiddet tekelidir. Bu yüzden devletin meşru şiddet kullanma potansiyelinin etkinliği ve caydırıcılığını artırması ile Öcalan'la görüşüp PKK'ya silah bıraktırmaya çalışması aynı amaca hizmet ediyor.
YA ASIN YA DA SERBEST BIRAKIN
Türkiye'nin terör sorunu bir kavşak noktasında. Geleceğimizi, verilecek kararlar belirleyecek. Öcalan'la görüşmelerin devam etmesi lâzım. Devlet kan davası gütmez ve intikam peşinde koşmaz. Sadece kendisini de var eden hukuku uygular ve çözüm bulur. Devletin varlık sebebi, toplum içinde barışı kurmak ve sürdürmektir. Bugün, Öcalan'ın hapishane şartlarının gözden geçirilmesi ve terörün azalması şartıyla dışarıyla aracısız ilişkiler kurması tartışılabilir. Öcalan'ı ne yapmalı sorusunun cevabı, bir ikilemin konusu. Ya asmalı ya da önünü açmalı. Sizce bugün hangisi fayda sağlar?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.