Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, 27 Nisan muhtırasını kaleme alan dönemin Genelkurmay Başkanı'nın, o gece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonlarına çıkmadığını ve geri dönmediğini açıkladı.
AK Parti'nin kuruluşunun 10. yılı etkinliklerine katılmak üzere Kayseri'ye gelen Bakan Yazıcı, partisinin il teşkilatı tarafından düzenlenen iftar yemeğine katıldı.
İL TEŞKİLATINDA İFTAR
Talas Konak Restoran'da düzenlenen iftara Yazıcı'nın yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, milletvekilleri Yaşar Karayel, Ahmet Öksüzkaya, Pelin Bakır ve İsmail Tamer ve çok sayıda partili katıldı. Yemek sonrası davetlilere AK Parti'nin kuruluşunu anlatan bir sinevizyon gösterisi izlettirildi.
Programda konuşan AK PartiKayseri İl Başkanı Ömer Dengiz, "Son 9 yıldır ülkeyi AK Parti yönetmiyor olsaydı, dünya Yunanistan, Portekiz ve İspanya yerine Türkiye'yi konuşuyor olurdu." dedi.
Bakan Yazıcı ise, sözlerine kuraklık yaşanan Somali için Türkiye'den toplanan milyarlarca lirayı hatırlatarak başladı. Yazıcı, bu kadar yardımı toplamanın bir geçmişi olduğunu söyledi.
MUHTAR BİLE OLAMAZ DEDİLER
AK Parti'nin kuruluşu sırasında yaşanan sıkıntıları da anlatan Yazıcı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te yaptığı bir konuşma nedeniyle önünün kesilmeye çalışıldığını anımsattı. 10 ay ceza verildiğini ve o dönemde gazetelerin 'muhtar bile olamaz' başlıkları attığını belirten Yazıcı, "10 yıl önce Türkiye siyasetine olan güven sıfıra inmişti. Çünkü siyasetin üstünde başka güçler vardı. Merkezde oturup şekil veriyorlardı. Bunu kuruluşumuz sırasında da çok keskin bir şekilde yaşadık." dedi.
Başbakan Erdoğan'ın o dönemde cezaevinden çıktıktan sonra partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı'na verdiklerini anımsatan Yazıcı, dilekçenin kabul edildiğini gösteren metni Erdoğan'a verirken çekilen bir fotoğrafı da yanında getirdi.
Konuşması süresince sinevizyondan gösterilen fotoğrafa atıfta bulunarak anlatmaya devam eden Yazıcı, "Bu fotoğraf partimizin resmen kurulduğunun fotoğrafıdır." dedi. Partiyi kurmadan önce 40 bin kişiye 'yeni bir partiye ihtiyaç var mı' ve 'nasıl bir parti olmalı' gibi sorular sorulduğunu belirten Yazıcı, "Onun için millet AK Parti'nin rengini ve desenini belirledi. Parti olarak her şeyin merkezine insanı koyduk." dedi.
"O 'MUHTIRAYI BEN VERDİM' DİYEN KOMUTANA ULAŞILAMADI"
Yazıcı, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından yazılan ve "27 Nisan e-muhtırası" olarak tarihe geçen süreçle ilgili de bir ayrıntı anlattı.
Bu konuyu daha önce başka bir yerde söylemediğini ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
"İktidar olduğumuz süre içerisinde, kuruluş aşaması ve sonrasında yaşadıklarımıza benzer olayları tekrar yaşadık. Bunlardan en katmerlisini bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Sene 2007, cumhurbaşkanı seçimi var. İlk defa yapılmayan bir şey. Biz de 1982 Anayasası'na göre seçilmiş 3 tane cumhurbaşkanı var. Birisini kenara bırakırsanız 2 tane cumhurbaşkanı var. Ve biz de aynı yöntemle cumhurbaşkanlığı seçimine Meclis'te başladık.
Bir gece internete bir metin konuldu. 27 Nisan e-muhtırası... Alışkanlıklarını hala sürdürebileceklerini sanan bir davranış. Vesayetçi bir anlayış, 'her şeyi ben bilirim, biz biliriz ve biz yaparız' düşüncesinden yola çıkmış bir davranış biçimi. Biz milleti temsil ediyorduk ve hiçbir zaman onların emanetini yere düşürmedik. 28 Nisan'da gerekli cevabı verdi. Kenarda köşede çok bekleyenler oldu, bunlar ne yapacak diye...
Çok iyi hatırlıyorum o cevabı hazırlamak üzere resmi konutta toplandığımızda bunu da ilk defa söylüyorum, Başbakanımız daha sonra o 'muhtırayı ben verdim' diyen komutanı arıyor ve o komutan bulunamıyor. Yani komutandan telefon dönüşü olmuyor. Ama cevap hazırlığını duyunca komutan dönüyor. Başbakan ne söyledi bilmem. Ertesi gün verdiğimiz cevap da tüm toplum katmanları tarafından alkışla karşılandı."
YAZAR KASA PROTESTOCUSUNUN MESAJI
Ülkenin geldiği noktayı anlatmak için 2001 ekonomik krizi öncesi Başbakanlık önünde yazar kasa atan protestocuyu anımsatan Bakan Yazıcı, "O vatandaşın ismi A. Çakmak... Bana dün akşam telefonuma mesaj geçti. Telefonumda, 'Sayın Bakanım ben eşimle, çocuklarımla çok mutluyum. Ramazan'ınızı tebrik ediyorum. Ne olur bir akşam da bizim eve gelin' diye. Ama ben bu vatandaşı 2 yıl önce bir yerde işe koydum. Bu bana ulaştı, makamıma geldi. Yani biz ulaşılamayan adam değiliz. Bizim başarımızın arkasında yatan en önemli nedenlerden bir tanesi de biz hiç bir zaman ulaşılamayacak yerde değiliz." şeklinde konuştu.