CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, isyan başlamasından hemen önce Londra'daydı. Tekin, kentteki yangının Avrupa'yı sarmasından korktuğunu söyledi. Ardından Avrupa'dan Türkiye'ye nasıl bakıldığını anlattı: Algıları şu; demokrasi ve özgürlük konusunda AKP çok duyarlı. Tek engel CHP ve asker. Onlara AKP'nin 30 yıldır iktidarda olduğunu anlattım.
BEN DE İNGİLİZLER DE YANILDI
Akşam Gazetesi'nden Gürkan Hacır'a konuşan Gürsel Tekin genel seçimler öncesi yaptığı oy tahminiyle ilgili de konuştu: Ben de İngilizler de yanıldı..
GÜRKAN HACIR
Beni en son Sakarya'ya yaptığı seçim gezisine davet etmişti. Bu kez İngiltere'ye dönüşü uçaktan iner inmez aradı. 'Gürkan Bey, müsaitseniz buluşalım. Londra notlarımı paylaşayım sizinle. İster misiniz?' dedi. İstemez olur muyum hiç. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'le kendi ofisinde buluştuk. Aklımdaki onlarca soruyla kuruldum karşısına. Öyle ya. Durduk yerde neden İngiltere'ye gitmişti? Kimlerle görüşmüştü? Aklımda ne var ne yok sordum... Tabii gündemdeki konuları da atlamadım. Buyurunuz o halde!
- Tam siz geldiniz İngiltere karıştı. Bir duyum var mıydı olaylara ilişkin?
İngiltere'deki olayların temelinde ekonomik politikalar yatıyor. Her ne kadar çete işi gibi gözükse de olay çok boyutlu... Daha fazla kemer sıkma İngiliz halkını bunaltmıştı. Bu aylardır biriken bir gazdı. Önce başkentte öğrenciler arasında kaynamalar vardı. Şimdi iş biraz da kontrolden çıktı. Bu yangın Avrupa'yı da saracak korkarım...
- Nereden çıktı İngiltere gezisi?
Daha önce il başkanı olduğum dönemde İngiliz bir milletvekili ile temasımız olmuştu. Onun daveti üzerine gittim.
- İlk temas kiminle oldu?
PEN (Dünya Yazarlar Birliği) ile. Programlanmış önceden organize edilmiş bir görüşme değildi. Bir arkadaşımız 'Sizi merak ediyorlar görüşmek istiyorlar' deyince 'olur' dedim. 3 saat kaldık. Merak ettikleri şeyler vardı.
- CHP'yi mi yoksa Gürsel Tekin'i mi merak ediyorlar?
(Gülüyor) Türkiye'yi.
- Giderdiniz mi merakı?
Türkiye'de olup bitenlerin önemli bir kısmının farkındalar. Ama çok objektif olarak bilmiyorlar. Birçok şeyi ben anlattım. Yani gerek tutuklu gazetecilerle ilgili gerek Ergenekon sürecini gerek hapisteki 8 milletvekilini saatlerce konuştuk. Şimdi onlardaki rakamlarla bizdeki fiili durum çok farklı.
- Nasıl farklı?
Ben halen cezaevinde 73 tutuklu gazeteci var deyince şaşırdılar. Onlardaki rakam 31'di.
- Peki PEN'in Türkiye temsilciliği var. Onlar rapor etmiyor mu?
Bilemiyorum. Orada bir eksiklik var ya da eksik aktarılmış gördüğüm kadarıyla.
- Kimler yok listelerde?
Abdurrahman Dilipak mağdur halen onlardaki listede. Gördüğüm kadarıyla kamuda bilinen isimler var işte Nedim var, Balbay var, Ahmet Şık var, Yalçın Küçük var kulakları çınlasın. Yalçın Küçük'ü çok konuştuk orada. Kadere bak Yalçın Küçük'ü de savunmak bana düştü yine. Sayın Başbakan'ın dilini kullanarak sordular. 'Onlar gazeteci değil ki' falan gibi. Ben bildim bileli Yalçın Küçük yazardır, gazetecidir, bilim adamıdır dedim. Yalçın Küçük'ün en büyük silahı da kalemidir, dedim. Siyasal düşüncelerine katılmamak koşuluyla anlatıyorum bunları. 80 yaşında bir insanı, tek silahı kalem olan bir insanı cezaevinde tutarak özgürlükten demokrasiden bahsedebilir misiniz dedim.
- İngiltere'de PEN'de Yalçın Hoca'yı anlatınız yani?
Elbette... Yalçın Küçük hoca 80 yaşında bir profesördür. 80 yaşında bir profesörü terör örgütünün 1 numarası olarak yargılıyorsunuz. İngiltere'de siz bunu anlatabilir misiniz kamuoyuna? Haklısınız dediler. Aynı şekilde yakinen bildiğim ailecek tanıdığım bir insan Nedim Şener'in hayatındaki en büyük silahı kalemidir dedim. Sayın Başbakan yazılmamış bir kitabı tehlike gördü. Yani ne yazılacağı belli olmayan ya da istihbarat örgütlerinin kendisine vermiş olduğu bilgilere dayanarak gazetecileri içeri attırdı. Sayın Başbakan'ın gazetecilere yazarlara bakışı bu. İktidarı eleştirmek çok zorlaştı. Hayır zorlaşmadı benim gazetem açıktır, ben her türlü eleştiriye açığım diyen gazeteci varsa yarından itibaren beni arayabilir.
- CHP'nin muhalefeti nasıl bulunuyor. Daha doğrusu kayda değer bir bilgi var mı ellerinde?
Algıları şu: Türkiye'de demokrasi ve özgürlük konusunda AKP çok duyarlı demokrasi ve özgürlüğün tek engeli CHP ve askerler. Dedim ki 55 yıldır CHP iktidar değil. 55 yıl! Yani yarım asırdır CHP Türkiye'de yok. Sadece muhalefet! Zaman zaman barajın altında kalmış, zaman zaman kısa süreli koalisyon! Ama AKP 30 yıldır Türkiye'yi yönetiyor. 30 yıl deyince şaşırdılar. Anlattım. 12 Eylül döneminde varlar. Bakanlar Kurulu'na baktığınızda 12 Eylül dönemi dahil olmak üzere, bütün bu 30 yıllık süreç içerisinde AKP var. Faili meçhul cinayetler bunların döneminde işlenmiş. Bütün bu olumsuzluklar bu dönemde olmuş. E siz niye soruyorsunuz CHP'ye bunu? Şaşırdılar. Bir de Süheyl Hoca'yı (Batum) sordular.
SÜHEYL HOCA'YI SORDULAR...
- Nesini merak ediyorlar peki?
Dedim ki Süheyl Batum dediğiniz bir bilim adamıdır. Bir yıl önce siyasete dahil olmuş. Demokrasi ve özgürlük konusunda ben ne düşünüyorsam Süheyl Batum da öyle düşünüyor. Keşke bana Cemil Çiçek'i sorsanız. Batum Türkiye'yi yönetmiş değil ama Çiçek 30 yıldır iktidarda. Türkiye'de bir darbe sorulacaksa darbeyi bizim sormamız lazım dedim. Darbe mağdurları CHP'lilerdir. Türkiye'de darbe mağdurları solculardır, Alevilerdir. Darbe mağdurları bugünkü iktidar yöneticileri değildir. Biz darbeciyiz bunlar özgürlükçü. Gülerim ben buna.
AKP'LİLERİN HEPSİ YEMEK ÜSTÜ OKEY OYNAR
- Bazı televizyonlarda her akşam konu sizsiniz? Bozulmuyor musunuz?
Yoo. Niye bozulayım. Beni ne kadar eleştiriyorlarsa millet nezdinde değerim o kadar artıyor.
- Geçen hafta mülakatınızdaki bir cümle çok tartışıldı. Kumar oynamanıza ilişkin...
Bunlar (İktidarı kastediyor) hafta 7 gün 24 millete kumar oynatıyorlar. Çıkartmadıkları oyun türü kalmadı. Loto, toto, at yarışı, şans topu, iddia, bahis. Milleti kumar müptelası yaptılar. Dönmüş benim okeyime laf ediyorlar. Kaldı ki ben kumarhanelerde oyun oynamış falan değilim. Ayrıca fanusta da yaşamıyorum. Ne kadar AKP'li varsa gidin yemekten sonra okey oynuyorlar. Tavla neyse okey de odur. Hayır oynamadım diyemezdim.
OY ORANI KONUSUNDA İNGİLİZLER DE YANILMIŞ
- Ülkede rejiminin ciddi olarak değiştiğini fark ediyor mu Avrupa?
Şöyle bir algı var. Sanki askeri vesayeti bitirirseniz demokrasi, özgürlük hayata geçmiş olur. Durumun böyle olmadığını anlattım. Askeri vesayeti bitirmekle sorun çözülecekse en büyük katkıyı biz sunarız. Hayır kardeşim Türkiye'de demokrasi sorunu yoktur diyecek biri var mı?
- CHP'yi iktidar adayı olarak görüyorlar mı? Son seçim sonuçlarını kastederek soruyorum
Niye görmesinler tabii. Beklentilerinin daha yüksek olduğunu yani bir AKP iktidar olabilir ama CHP'nin de ciddi bir oy alacağı tahminleri varmış.
- Yani sizin gibi İngilizler de yanılmış.
Evet evet biraz öyle...
- Sonraki durak neresi?
Ekonomist dergisi. Hani şu seçimden önce Başbakan'ı çılgına çeviren ünlü dergi (gülüyor). Editörü Bruce Clark'la görüştük.
- Öngörüsünde yanılmış mı?
Hayır yanılmamışlar.
- AKP'nin yüzde 50 ile geleceğini öngörmüşler mi?
'Kısa süre önce AKP'ye destek verdiniz. Ne oldu da değişti, kaygıya düştünüz' diye sordum. Türkiye'de 48 gün kalmış editörleri. Tabloyu yakından görmüş. Bir rapor veriyor ve yazıyı yazmak zorunda kalıyor.
- Erdoğan'ın tepkisine ne dediler?
Bu seçimde iki isim çok popüler oldu dedim. Biri Kılıçdaroğlu. Başbakan her mitingde Alevi diyerek onu yuhalattı. Bir de sizin dergiyi yuhalattı. Türkiye'de çok popülersiniz, dedim. Editör gülme krizine girdi.
SARIGÜLE'E YEŞİL IŞIK YAKTI
- Belediyeleri de inceleme fırsatınız oldu. Söz açılmışken CHP kendi kapısının önünü süpürecek mi?
Kesinlikle! Biz de hizmet olarak başarılı olan belediyelerimizi diğerlerinden ayrı tutacağız.
- Belediyeler deyince Sarıgül partiye girecek mi?
Yani....
- İstiyor musunuz Sarıgül'ü?
Bizim kapımız herkese açıktır. Ne kadar ötelenmiş ve çeşitli sebeplerle parti dışında isimler varsa CHP çatısı altında görmek istiyoruz..