Evinin önündeki ayakkabıları gösteren fotoğrafın medyada yer almasının kendisini strese soktuğunu vurgulayan Durmuş Yılmaz, "Başarısız olursam, bunu benim temsil ettiğim değerlere bağlayacaklardı. Bu durum beni başarılı olmak için motive etti" dedi.
5 YIL SONRA GELEN İTİRAF
Merkez Bankası başkanlığını geçen hafta Erdem Başçı'ya devreden Durmuş Yılmaz, küresel krize denk gelen 5 yıllık görev süresinde başarılı icraatları kadar, ilginç kişiliği ve hayat tarzıyla da konuşuldu.Eşinin başörtüsü ve evinin önündeki ayakkabıları sebebiyle bazı yayın organlarında haksız eleştiriye maruz kalan Yılmaz, bu tutumun kendisini motive ettiğini beş yıl sonra itiraf etti.
'EĞER BAŞARISIZ OLURSAM..'
Basında yer alan fotoğrafların kendisinde strese yol açtığını ancak, 'Bu görüntüler çıktı artık kendimize çekidüzen verelim' diye hiç düşünmediğini vurgulayan Yılmaz, "Yaşadığım stres şuydu: Eğer ben başarısız olursam, bunu benim temsil ettiğim değerlere bağlayacaklardı. Durmuş Yılmaz başarısız oldu denmeyecek, bu zihniyet başarısız oldu diyeceklerdi. Görev sürem boyunca değerlerime laf gelecek mi diye büyük bir stres yaşadım ve bu durum beni başarılı olmak için motive etti." dedi
'HANGİ PARTİ GELİRSE GELSİN, TEK PARTİ İKTİDARI OLSUN'
Aksiyon dergisine konuşan Yılmaz şunları söyledi: "Bundan sonra hangi renkteki iktidar gelirse gelsin, sosyal demokrat, liberal veya milliyetçi fark etmez ama ne olursa olsun tek parti iktidarı olsun. Türkiye'de bundan sonra tek parti iktidarı devam eder ve iktidar da mali disiplinden kopmazsa, ülkenin önü açıktır. Temel konu, tek parti iktidarıdır. Koalisyonda belki bunlar yapılabilir ama biz henüz bunu beceremiyoruz, belki ileride öğreniriz.
'HÜKÜMETLE SON DERECE UYUMLU ÇALIŞTIK'
Biz hükümetle son derece uyumlu çalıştık. Bazıları bizi hükümetle kavgalı gösterirken, bazı yazarlar da 'hükümet söylüyor, biz yapıyoruz' yorumları yaptı. İkisi de doğru değil. Görev yaptığım 5 sene boyunca Başbakan Erdoğan, bir kez bile beni arayıp müdahale etmedi. Böyle yazanlar hükümetin de günahını alıyor. Para politikalarında ülke menfaati neyi gerektiriyorsa onu yaptık. Siyasiler de emir vermeye yeltenmedi."