Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Ricciardone'nin yargı ve TSK ile ilgili sözleri hem hükümet kanadından hem de medya dünyasından büyük tepki görmüştü. Başta Başbakan olmak üzere sert tepki gören sözler sonrası ABD elçisi Dışişleri'ne çağrılmıştı.
Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, ABD elçisine sert sözlerle yüklendi. Bugünkü köşesinde Amerikan elçisini topa tutan Altaylı, 'SANA NE ULAN' diye yazdı. Altaylı her gün köşesinde paylaştığı 'Ne zaman adam oluruz' başlığına ise şu dikkat çekici notu düştü:
İŞTE ALTAYLI'NIN BUGÜNKÜ O YAZISI
ABD Büyükelçisi Ricciardone, memleketimizin yargı düzenini eleştirince bu kadar gürültü kopacağını düşünmemiştim. Ricciardone'nin söylediklerini bir süreden beri Başbakan Erdoğan zaten söylüyordu. Açıkçası ben, Amerikalının sözlerini okuyunca "Başbakan'a uluslararası destek atıyor" diye okumuştum. Fakat anlaşılan yanılmışını. Ricciardone o gün bugündür devletin ve hükümetin yüksek kademelerinden sürekli zılgıt yiyor. Yiyor ama "Ben söylediklerimin arkasındayım. Zerre geri adım atmadım" demekten de vazgeçmiyor. Şimdi gelelim benim bu konudaki söyleyeceklerime.
AĞZININ ORTASINA İKİ TANE PATLAMAK İSTEDİM
Prensip olarak ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin, benim memleketimde
"sömürge valisi" edasıyla ahkâm kesmesine "kıl" olurum
ezelden. Bu tonda konuşan bir büyükelçi falan gördüm mü, ağzının ortasma iki
tane patlatmak gelir içimden. Sözlerinin içeriğinden bağımsız olarak. İyi de
dese, kötü de dese içimden "Sana ne ulan" demek geçer. Amma velakin
biliyorum ki dönem o dönem değil. Benim bahsettiğim tavır biraz demode, biraz
pase. Artık her şey global. Herkes, herkesin işine maydanoz. Hem sosyal, hem
siyasal, hem ekonomik olarak. Bir ülke ekonomisini iyi yönetmiyor mu! Konu
komşu karışıyor hemen. Çünkü birindeki arıza öbürünü de bozuyor. Bir ülkede
siyasal sistem mi tıkandı! Herkes işin içinde. Akıl veriyorlar önce. O yetmezse
el atıyorlar konuya. Çünkü bir yerde tıkanan sistem, diğerlerini de tıkıyor.
HERKESİN ELİ HERKESİN CEBİNDE
Bir yerde insan hakları ihlali mi var! Uzak yakın demeden cümle âlem müdahil.
Çünkü bir yerdeki ihlal, başka yerdeki vicdanı rahatsız ediyor. O rahatsızlık
ilişkilere mal oluyor. O yüzden herkesin eli herkesin cebinde. Cebinde el
âlemin elini istemeyip bildiğini okuyan yok mu? Olmaz mı, var elbette. Ama bir
yerden sonra onu bile kabul etmiyor kimse. İşte dibimizdeki Suriye. Bildiğini
okutmuyorlar adama. Çünkü bildiği yanlış. Yanlışı sürekli tekrarlamasına izin
versen, herkes doğruyu unutacak, yanlış doğru olacak. O yüzden Ricciardone'ye
çok da kızmamak lazım. Zaten adamın, bizim kendi kendimize söylediklerimizden
farklı bir şey söylediği de yok.