TÜRKİYE YARIN TARİHİ BİR GÜN YAŞAYACAK
Türkiye yarın tarihi bir gün yaşayacak. Modern dönemlerin en uzun ve en kanlı Kürt isyanı belki de ilk defa barışçıl bir yolla çözüm aşamasına girecek. İlk kez "tenkil (nüfus nakli, sürgün) ve tedip (dayakla terbiye etme)" olmayacak.
21 Mart'ta PKK silah bırakma kararı alacak ve kademeli olarak ülkeyi terk edecek.
Barış gelecek mi? Bilmiyorum. Sadece sürece pozitif bakıyorum.
Ama bildiğim birşey varsa bazılarının barıştan ölüm gibi korktukları.
MHP HİÇ KENDİSİYLE ÇELİŞMEDİ
Hayır MHP'yi demiyorum. MHP 60 küsur yıldır kendisiyle çelişmedi, birinci gün ne diyorsa bugün de onu diyor. Çözümün parçası olacağını söylemedi ki hiçbir zaman.
Türkiye için daha büyük sorun, ne dediğini bilmeyen, tutarsız, temelsiz, kendisi ile sürekli çelişen, belkemiksiz, sözüm ona "sol" muhalefet.
CIA'DAN İZİNSİZ DARBE Mİ OLUR AHMAK
AK Parti iktidarının ilk iki yılını "gitti gidiyor" la geçirdiler, "durmak yok 28 Şubat'a devam"la geçirdiler. Hatta bundan o kadar emindiler ki; ABD büyükelçisini bile darbe olacağına inandırdılar. O da nasıl bir diplomatsa? CIA'den izinsiz darbe mi olur, ahmak?
YÜZLERCE PROVOKASYON
Baktılar darbe falan olduğu yok, yardım etmek gerek; gelsin danıştay saldırıları, Hrant Dink cinayetleri, Rahip Santaro cinayetleri, PKK ile ortak eylemler ve daha yüzlerce provokasyon, yani 70 yıllık "terör, istikrasızlaştırma, darbe" döngüsü yeniden başlatıldı. Biliyorlardı ki bu formülün devamı "Ordu+ CHP= iktidar"dı yıllardır. Cumhuriyet mitingleriyle darbe yandaşlığı taçlandırıldı, bayraklar sallandı kendi halkının üzerine... Sanki o bayrakta o halkın evlatlarının, türbanlı annelerin çocuklarının kanı yoktu.
MESELE VATANSA GERİSİ TEFERRUAT
Arkasından OdaTV merkezli sıkı bir dezenformasyon bombası başladı. Sanki bu ülkede birisi Atatürk'e bir laf etmiş gibi anlamsız bir Atatürk hamaseti ve palavracılığı sürdürüldü; İngiltere Kralı'na Atatürk'ün elini mi öptürmediler, 30 kişilik masada Atatürk'ün etrafına 64 kral 35 cumhurbaşkanı mı yerleştirmediler, Ordularını alıp "aşağıya" Mekke ve Medine'yi fetihe mi göndermediler, Che'nin çantasında cilt cilt Atatürk'ün Nutuk'unu mu bulmadılar, iki tane eskici çocuğu Osmanlı Havacı subayı diye resmedip binlerce afiş mi basmadılar? Mesele vatansa gerisi teferruattı, çünkü türbanlıların çocukları hiç cepheye gitmiyordu.
BU PALAVRALARA İNANDILAR
Bunları hazırlayanlar kasıtlıydılar, adi ve pis bir oyunun parçasıydılar, kendileri uydurdukları için bunların yalan olduğunu biliyorlardı, peki bizim "aydın, entel Kemalistlerimiz", Atatürk'le, Nutuk'la ve hatta temel tarih bilgisiyle bile çelişen bu palavralara nasıl inandılar, nasıl sosyal medyada sonsuz paylaştılar ve hala paylaşıyorlar?
ŞERİAT GELİYORDU
İlk dört yıl temel argüman AK Parti'nin "eksenimizi kaydırdığı" idi. AB'den ve ABD'den uzaklaşıyorduk, batıdan uzaklaşıyorduk, Arap'a çoraba karışıyor, İran oluyorduk, Endenozya'ya dönüşüyorduk, şeriat geliyordu. ABD'ye el altından heyetler gönderildi, lobiler yapıldı, yazılar yazdırıldı, ABD başkanına "Bak onları devirmezsen şeriat gelir, İsrail tehlikeye düşer, onları alma bizi al kucağına" denildi. Yani bütün politika AK Parti'nin AB ve ABD düşmanı olacağı, bizi batıdan uzaklaştıracağı üzerineydi.
ELLERİNDEN OYUNCAKLARI ALINDI
Ama anlamadıkları şuydu: AK Parti'nin ne programında ne gündeminde böyle birşey vardı. Hiçbiri ne AK Parti programını okumuştu, ne de reel politikayı takip ediyordu. AK Parti AB ile tam üyelik görüşmelerini başlattı ve AB uyum sürecinde reformlara tam gaz devam etti. Şok oldular. Ellerinden bu oyuncak alınınca aniden ağız değiştirdiler. AK Parti ABD ve AB emperyalziminin yardakçısı, BOP projesinin eşbaşkanıydı. Kendileri de anti emperyalist solculardı. Zaten Che de öncü savaşını, gerilla harbini Atatürk'ten öğrenmişti.
ŞERİATIN DA ARKASINDA ABD VAR
İşte bu kemiksizlik muhalefeti bitirdi. Karar veremediler, şeriat mı gelecek, Amerika mı? Sonra iyice saçmalayıp "Lan bunların hepsi aynı, şeriatın da arkasında ABD var" kıvamına geldiler.
''MEMLEKET BATIYOR'' YAYGARASI
Fakat asıl hatayı, insanları ülkenin battığına inandırmaya çalışmakla yaptılar: Ülkede enflasyon % 70'den % 7'lere inerken, paradan 6 sıfır atılırken, milli gelir 4 kat, yatırımlar 15 kat artarken, Türkiye gelişmişlik sıralamasında 10 basamak yükselip Dünyanın 17. Ekonomisi olurken, onlar "memleket batıyor" yaygarasını kopardılar. Üstelik memleket ençok Nişantaşı'nda batıyordu, Van'da ise halk AK Partiye oy veriyordu. Oysa bizim muhaleffetten başka dünyada hiç kimse Türkiye'nin battığını düşünmediği gibi, Türkiye'nin kredi notunu artırıyordu. Yılda 500 binden fazla otomobil satılıyor, üniversite sayısı iki katına çıkıyordu. Halk fakirlikten kendini otomobile, eğitime vermişti. Şeriatçılar gelince kaçacak olan turist sayısı da 13 milyondan 30 milyona çıkmıştı. IMF ile masaya oturulmuyor, hatta onlardan kalan borçlar da ödeniyor, IMF'ye borç verebilir hale geliyordu ülke.
''APRONDA DEVE KESİLİYOR'' DEDİKLERİ THY..
"Apronda deve kesiliyor" dedikleri THY, dünyanın sayılı havayolları arasında giriyor, Avrupa'nın en iyi havayolu seçiliyor, 150'nin üzerinde noktaya uçuş yapıyor, Lufthansa'yı korkutuyordu. Onların döneminde uçağı ancak Türk filmlerinde gören halk, köyüne gitmek için bile uçağa binmeye başlıyor, bir yılda 7 milyon Türk iç ve dış hatlarda uçuyordu. Zaten de asıl sorun buydu, daha önce parfüm kokan uçaklar artık ter kokuyordu!
ÇOK GEÇ VE ÇOK AZ
Bütün bunları AK Parti'nin başarılarını sıralamak için mi yazıyorum? Hayır. Bunlar başarı mıdır? Evet ama bu kadar "büyük" başarı gibi görünmesinin nedeni önceki iktidarların beceriksizliği, vesayet rejimine teslimiyetidir. Bence yapılanlar "olması gerekenlerdir". Bence Özal'ın reformlarını Menderes, Erdoğan'ın reformlarını Özal yapmalıydı ki bugün 30 yıl daha ileride olalım. Hatta yapılanlar "too little and too late" dir. Yani çok geç ve çok azdır. Ama baksanıza 20 sene önce yapılması gereken, geç kalınmış Marmaray'a bile hala karşı çıkıyorlar. İşte bizi 30 yıl geri bırakanlar.
AŞIRI SOL FARKLI MI
CHP böyle idi de aşırı sol daha mı farklıydı? Deniz Gezmiş güzellemeleri düzmekten, öncü savaştan, gele gele ABD elçiliği önünde bir Türk güvenlik görevlisini havaya uçurup, bir kadın gazetecinin gözünü çıkararak Amerikan emperyalizmini kahretme aşamasına geldiler. Herhalde halk da hemen bilinçlenip ellerine dirgenleri alacak, arkalarından gelecek. Zaman dışı, çağ dışı yaklaşımları ile, "Türk devrimi veremedik Kürt devrimi" verelim kıvırtmalarıyla, geçen yüzyılın zavallı bir artığı olarak bu yüzyıla kaldılar.
3 GENEL, SEÇİM 2 REFERANDUM KAYBETTİLER
Bütün hesapları yanlış çıktı, bütün palavraları ortaya serildi. Halkın sağduyusu sayesinde üç genel seçim, iki referandum ve iki yerel seçim kaybettiler.
Akıllandılar mı? Hayır.
ÖLÜM GİBİ KORKUYORLAR BARIŞTAN
Geriye ellerinde bir terör sorunu kaldı, İşte onun için ölüm gibi korkuyorlar barıştan. Eğer yarın o da bir çözüm yoluna girerse, merak ediyorum ne yapacaklar?
Deniyor ki, "herkes solu, CHP'yi eleştiriyor, nereye kadar? Peki çözüm ne?"
CHP adı altında toplanmış ırkçı faşistlerin, kendini solcu sanan geçen asrın teröristlerinin ne olacağını ben mi düşüneceğim?
İyi, kapatın kendinizi, sendikalara organik bağı olan bir Sosyal Demokrat parti kurun.
Oy alır mısınız? Bilmem. Ama artık darbe marbe kalmadı, keyfiniz bilir...