Haber Röportaj : Çiğdem Şirin
Bir iki defa Belediye Basın Bürosu haberleri geçti Paylaşım Noktası’nın. Bizde kopyala yapıştır mantığı ile haberleri geçtik elbetti ki. Biz gazeteciler olaya hep kötü yanlarından bakarak başlarız. İçimizden diyoruz ki “Sadece adı olsun diye yapılan bir hizmet mi acaba?” Bu yapı nasıl işliyor, kimlere yardım ediliyor diye merak içindeydik. Gazetede ki arkadaşlarımızla birlikte Paylaşım Noktası’nı mercek altına almaya karar veriyoruz. Önce muhtarlar vasıtasıyla yardım alan kişilere ulaşıp, memnuniyet derecelerini ölçtük. Yardıma muhtaçların işleyişten ve yardımlardan memnun olduğunu tespit ettik. Bununla da yetinmeyip, Paylaşım Noktası’nı yerinde inceledik.
Randevumuzu aldık, yollara düştük. Standart bir haber için gidiyoruz aslında Gölbaşı Belediyesi’nin Paylaşım Noktası’na. Ancak Zübeyde Hanım Aile Yaşam Merkezi’nin en alt katına girdiğimiz zaman şaşırıyoruz. Aile Yaşam Merkezi’nin garajı sosyal paylaşımın, sevincin ve mutluluğun yeri oluvermiş. Araba garajından eser kalmamış, hatta her alan paylaşım için kullanılmaya özen gösterilmiş.
Şaşırıyoruz. Paylaşım Noktası’na adım attığımız andan itibaren sizi tebessümle karşılayan görevliler ise bambaşka bir hava katıyor Paylaşım Noktası’na. Hem gönüllüler, hem de belediyede görevli personellerin haftanın 6 günü yardıma muhtaçları için çaba verdiğini öğreniyoruz. Çaylarımız söyleniyor, güler yüzle karşılanıyoruz. Yanlış anlamayın gazeteci olduğumuz için değil, Paylaşım Noktası’na herkes yardım meleklerinin güler yüzünden nasibini alıyor.
Çaylarımızı yudumlayıp, bize ikram edilen nefis pastanın da tadına bakarken Paylaşım Noktası’nın fikir annesi elinde içi dolu çay bardakları ile birlikte geliyor. Seher Odabaşı….
Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın eşi.
Aslında beklemediğimiz görüntülerle karşılaşıyoruz. Öyle emirler yağdırıp “Şunu yapın, bunu yapın” demeyen, eşim belediye başkanı diye böbürlenmeyen birisi açıkçası bizi oldukça şaşırtıyor. Seher hanımda bir gönüllü gibi orada insanlara yardım elini uzatmak için çaba veriyor. Çay demliyor, bulaşık yıkıyor, ütü yapıyor, vs.vs. Hatta bize sıkı sıkı tembihlemeyi de unutmuyor “Aman beni çekmeyin, yanlış anlaşılmasın, reklam olmasın ya a öyle düşünülmesin” diyor.
Fotoğraf çekerken yardım alan kişilerin yüzünün deşifre olmaması ve insanların rencide olmaması için özellikle ricacı oluyor. Bu konuda oldukça hassas. O kadar hassas ki, Paylaşım Noktası’ndan yardım alan aileler ve bireyler birbirlerini dahi görmüyorlar. Her birey ya da aile sırayla içeri alınıyor. Hatta randevu sistemi uygulanıyor.
Her neyse çaylarımızı yudumlarken, Seher Odabaşı’na “Bu fikir nasıl doğdu?” diyoruz, O da anlatmaya başlıyor….
‘Ekmeklerin çöpe atıldığını görerek’ bu yola çıktığını söylerken bile, sesi titriyor. Fark ediyoruz. “Durumu iyi olmayan insanlardan duymuştum. Bana bunu verdi ama karşılığını istedi gibi söylemler vardı. Bunlardan yola çıkarak ne alan vereni bilsin ne veren alanı bilsin düşüncesinden yola çıktım. Arkadaşlarımıza bu konuyu duyurdum onlarda destek oldular. Kullanılabilecek eşyaları biriktirin bize verin dedik. Biz yola çıktık ama bereket yağdı sanki” diyor Seher hanım…
Dediği gibi de oluyor. Paylaşım Noktası’nın deposu bu çağrıya kayıtsız kalmayanların gönderdikleri eşyalarla dolu. Öyle ki yetişmekte bile zorlanabiliyorlar. Kolay değil elbette…
Gönderilen eşyalar öyle poşetlerde durmuyor. Hazır hale gelene kadar birçok aşamadan geçiyor…
Beraber geziyoruz. En ince ayrıntısına kadar anlatıyor Seher Hanım o mahcup ve bir o kadar da mütevazı tavrıyla…
Depoya alınan mallar, elekten geçiyor… Önce kullanılamayan eşyalar bir kenara alınıyor. “Ama en kullanılamaz dediğiniz bir eşyadan bile kullanılabilir bir şey bulunuyor” diyor Seher hanım. Ya düğmesi, ya tokası ya kurdelesi vs vs. es geçmiyorlar hiçbir ayrıntıyı…
Elekten geçen kıyafetler önce, çamaşırhanede yıkanıyor. Çamaşırhane dediğimiz yerde öyle büyük bir yer değil. Küçücük bir oda. 2 adet çamaşır makinesi var. O kadar. Ama eşyalar ise dağlar kadar. Yıkanan kıyafetler, Paylaşım noktasının melek yüzlü görevlileri tarafından titizlikle ütüleniyor. Ama daha bitmiyor. Sökük, yırtık ve onarılması gereken yeler varsa onlarda elden geçiriliyor. Aysel Hanım alıyor eline iğnesini, ipliğini, terzilere taş çıkaracak bir ustalıkla sökük ve yırtıkları dikiyor. Yenisinden ayırt etmek çok zor. Biz zorlandık hangi kıyafetler yeni hangileri eski diye. Usta ellerden çıkıyor sanki tüm kıyafetler. Pırıl pırıl, mis gibi, tertemiz…
Artık ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya hazır... Tek bir aşama var. O da puanlama.
“Puanlama nedir diye soruyoruz” Seher Hanıma. Verdiği cevap karşısında her ayrıntının düşünüldüğünü anlıyoruz. ‘İhtiyaç sahiplerinin durumuna göre puanlanıyor’ diyor Herkes o puana göre ihtiyacını karşılıyor. Çalışma durumu olmayan, sakat, dul, yetimlerin öncelikli olduğunu dile getiriyor.
Paylaşım Noktası’nın özverili ve güler yüzlü görevlileri, Belediyeye yapılan başvuruları masa başında da beklemiyor. Aysel Hanım anlatıyor bu aşamayı da…
Bizzat yapılan başvuruları yerinde görmeyi tercih ediyorlar. Kapılar çalınıyor. İhtiyaç sahibi her bir aile teker teker ziyaret ediliyor. Aysel hanımın ise karşılaştığı manzaraları anlatırken gözleri doluyor. ‘Çocukların giydikleri atletleri görseniz değil toz bezi, kapınıza paspas bile yapmazsın’ derken, içi acıyor.
Dolabında beklemekten bozulmuş kibrit çöpü kadar bir peynirden başka bir şeyi olmayanları görüyor. Bunlara tanıklık etmesi kadar anlatması da zor Aysel Hanım için. Devamını getiremiyor. ‘Gerisini siz düşünün’ diyor.
Kısa bir sohbetin ardından Seher hanımla devam ediyoruz. Hem konuşuyor, hem de Paylaşım Noktası’nın her bir köşesini adım adım geziyoruz. Tüm malzemeler özenle yerleştirilmiş, mağaza havasında. Aradığınız her şeyi kolayca bulmakta zorlanmazsınız. Erkek, bayan, çocuk, gıda ayakkabı reyonları ayrı ayrı düzenlenmiş. Attığımız her adımda biraz daha şaşırıyoruz. Gözümüz gelinliklere, abiyelere, çocuk abiyelerine, sünnet kıyafetlerine takılıyor. Şaşırmamak mümkün değil. ‘Gelinlik verende mi oluyor’ diyoruz. ‘Evet’ diyor Seher Hanım tebessüm ederek ve ekliyor, ‘Ben de verdim gelinliğimi dolapta duracağına birilerine faydası olsun’ diyor. Evlenecek olan çiftlerin yüzünü güldürmeyi de unutmuyorlar. Ödünç veriliyor gelinlikler, maddi gücü olmayan birçok çift faydalanabilsin diye. Tek şart var. Temiz alıp, temiz geri iade etmek. Sadece o kadar. Bununla da yetinmiyorlar ama. Yeni evlenen bir çifte verilen koltuk takımından bahsederken de yüzleri gülüyor. Çiftin mutluluklarına şahit olmak, gururlandırıyor onları.
Kıyafet bölümünden gıda bölümüne geçtiğimizde ise biraz havamız değişiyor. Raflar neredeyse boş… Seher Hanım da bundan dert yanıyor. Giyimde sıkıntı olmadığını ancak, gıda da çok eksiklik olduğunu vurguluyor. Biz de şahit oluyoruz, boş rafları gördüğümüzde. Bu zamana kadar 4.000 kişinin müracaatı olmuş, yaklaşık 3.000 kişiye ise yardım edilmiş. Sadece 5 ayda. Gıda için gelen aileleri boş göndermeyi içlerine sindiremiyorlar. Destek bekliyorlar haklı olarak. Gölbaşı’ndan Gölbaşılılardan. Gıda bölümünde ki raflarda dolsun, kimse boş dönmesin diye.
Biz sohbetimize devam ederken, aileler geliyor. Biri geliyor, biri gidiyor. İhtiyaçlarının karşılanmış olmasının verdiği mutlulukla dualar ederek ayrılıyorlar Paylaşım Noktası’ndan. Seher Hanım ve görevliler her aileyle teker teker ilgileniyor. İhtiyaçlarına göre reyonları gezdirerek, yardımcı oluyorlar.
Standart bir haber için çıktığımız yolda, yoksulların umudu olan umut meleklerinin canla başla çalışmalarına kaptırıyoruz kendimizi. Başımız hangi yöne çevirsek, gördüklerimiz içimizi ısıtıyor. ‘Helal olsun’ diyoruz içimizden. Sonra tutmuyoruz içimizde gönülden teşekkür ediyoruz hepsine teker teker…
Vaktimiz olsa belki akşama kadar birçok mutluluğa şahit olmak istiyoruz ama içten, samimi, sıcacık bir sohbetin ve Paylaşım Noktası turumuzun ardından müsaade istiyoruz. Nasıl karşılandıysak, öyle uğurlanıyoruz. ‘Her zaman beklerim’ diyor Seher Hanım, sıcacık bir tebessümle. Hatırlayamıyoruz ellerimizi avuçlarının içine alarak, ziyaretimizden dolayı kaç kere teşekkür ettiğini. Biz de teşekkür ederek ayrılıyoruz, tüm şaşkınlığımızı da yanımıza alarak…
Yoksullukla mücadele ederek herkes için hizmet etmeyi amaçlayan Paylaşım Noktası, bu amacını gerçekleştirmek için tek bir kaynaktan besleniyor: İyiliğe adanmış gönüllerden.
Gelen yardımların dağıtımları, Paylaşım Noktası’nın gönüllülerince yürütülüyor.
Gölbaşı’nı kucaklayan iyilik faaliyetlerini her geçen yıl arttırarak ve çoğaltarak yoluna devam etmeyi arzulayan Paylaşım Noktası, bu yolculuğa gönül vermek isteyen herkesi davet ediyor! İyiliğin bir ucundan tutmak, az veya çok içinde olmak isteyen bütün gönüllü adaylarına kapılarını sonuna kadar açan ve veren el ile alan el arasında hayır köprüsü oluşturanPaylaşım Noktası Gölbaşı’nı paylaşıma çağırıyor ve Paylaşım Noktası’nın gönüllüleri bu çağrıya kulak vermenizi bekliyor…