Yüksek Seçim Kurulu'nun Hatip Dicle kararıyla başlayan ardından CHP'den vekil seçilen Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye taleplerinin reddedilmesi Türkiye'de yeni bir siyasi krize neden oldu.
SİYASETİN ATEŞİNİ YÜKSELTEN KARAR
Özellikle BDP'nin desteklediği ve Diyarbakır'da 78 bin oy alarak seçilen Hatip Dicle'nin vekilliğinin YSK kararıyla düşürülmesi siyasi alandaki kaosun fitilini tutuşturdu. Yüksek Seçim Kurulu, Hatip Dicle'nin 22 Mart 2011 tarihli kesinleşmiş kararını gerekçe göstererek vekilliğini düşürmüştü.
Peki, Dicle o davada ne ile suçlanıyordu?
DAVANIN GEÇMİŞİ
Dicle, 23 Ekim 2007 tarihinde bir ajansa yaptığı açıklamada, "Bu ateşkes fiilen geçersiz hale geldi. Ordunun operasyonları durmadığı takdirde onlar da meşru müdafaa haklarını kullanırlar, çatışmalar bu şekilde bugüne kadar geldi..." demişti. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Dicle'yi "Terör örgütü propagandası yapma" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm etti. Yargıtay kararı, nisan ayında onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, karar düzeltme başvurusunu 11 Mayıs'ta reddedince, Dicle'nin mahkûmiyet kararı kesinleşmiş oldu. Kararın kesinleşmesinden önce Dicle, milletvekili adaylığı için YSK'ya başvurmuştu.
10 YIL HAPİS YATMIŞTI
1991 yılında SHP-HEP seçim ittifakıyla Diyarbakır Milletvekili seçilen Dicle, daha sonra (aynı sene) HEP'e katıldı. 12 Aralık 1993 tarihinde DEP Genel Başkanlığına seçildi. 2 Mart 1994 tarihinde TBMM tarafından yasama dokunulmazlığı kaldırıldı. Aynı gün, Orhan Doğan ile birlikte Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Ekipleri tarafından gözaltına alındılar. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına dayanak oluşturan Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral iddianamesinde sanıklar vatan hainliği ile suçlanıyorlardı. Daha sonra hapis cezası aldı. Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde 10 sene 3 ay 8 gün hapis yattı.