Her Salı Fotomaç gazetesinden Bülent Can'a spor gündemini değerlendiren Hıncal Uluç yine birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. Fırat Aydınus'un Fenerbahçe'yi tuttuğundan Şenol Güneş'in hocalığı bilmemesinden, Burak'ın takımı eksik oynattığına kadar birçok açıklamada bulundu.
* Fenerbahçe üstün oynamasına karşın Trabzonspor deplasmanında 2 puan bırakmaktan kurtulamadı. Direkten dönen üç top var. Sarı-lacivertli ekibin golü başta olmak üzere hakem Aydınus'un tartışılan kararları var. Maçın analiziyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Direkten dönen üç top Fenerbahçe'nin kısmetinin bu defa olmadığını gösteriyor. 95. dakikada Galatasaray'ın direkten dönen topunu ödedi futbol ilahları... O zaman Fenerbahçe'ye iki puanı armağan etmişlerdi.
Şimdi geri alıp, dengelediler!
Heyecanlı bir maçtı. Aynen Fenerbahçe-
Galatasaray derbisi gibi... Ama heyecanın sebebi iki tarafın karşılıklı girdiği pozisyonlar. Ne var ki bu girilen pozisyonlar, Fenerbahçe'nin veya Trabzon'un oynadığı futbolun sonucu değil. Tam tersi oynayamadıkları futbolun sonucu... Yani fırsatları iki taraf da birbirine hediye etti. Ancak 1-
1 bitebildi.
Bu kadar kötü futbol oynayan iki takım, rakibine bu kadar çok pozisyon ikram ettiği zaman berabere bitecekse eğer o maç, 4-4, 5-5 bitmesi gerekirdi. 'Ne güzel bir hücum yaptı Fenerbahçe, ne harika bir hücum yaptı Trabzon' diyebileceğim tek pozisyon bile yok maçta... 2 gol var, direkten dönen 3 top var. Karşılıklı tonla kaçırılan gol var ama 'güzel futbol hareketi' diyeceğim, orta sahadan başlamış, gelişmiş bir hücum yok. İki takımın savunmasının yaptığı aptalca yanlışlar yüzünden...
Bir ara maçı birlikte seyrettiğimiz arkadaşlara, "Bunlar 'kim daha çok hata yapacak' maçı oynuyorlar" dedim.
Berabere kaldılar. Hata yapmakta yarıştılar.
Fırat Aydınus, 'Bir hakem Fenerbahçe'yi nasıl tutar' bir kere daha kanıtladı.
Ben bunu anlayamıyorum.
Maçın kaderini değiştirebilecek kararları vermiyor ve bu gazete manşetlerinde olmuyor, kıyametler kopmuyor.
Tersi olsa yer yerinden oynardı.
Aynı hataları Trabzon lehine yapsa, yer yerinden oynardı. Bitmişti Aydınus'un hakemliği... Ama Türkiye'de böyle bu iş... Fenerbahçe'yi savunduğun zaman senden iyisi yok.
SOW NE TARAFA GİTTİ?
Trabzonspor seyircisinin yaptıkları affedilir gibi değil. Çok ağır cezalar verilmesi lazım. Onu ayrı konuşacağım.
Ama hakem de seyirciyi çıldırtmak için elinden geleni yapıyor.
Yardımcı hakem, bayrak kaldırdığı halde Fenerbahçe'ye bir gol verdi, evlere şenlik... Buna eğer 'Pasif ofsayt' diyorsa hakemlik lisansı derhal iptal edilmeli. Çünkü bu adam hakemliği bilmiyor.
Pasif ofsaytın en basit kuralı şudur:
Oyuncu hareketlenmeyecek ya da topun aksi yönünde hareketlenecek.
Sowne tarafa doğru hareketleniyor?
Topa doğru... Topa doğru hareketlenen bir santrfor rakip savunmayı ve kaleciyi aldatır mı? O zaman nasıl pasif oluyor? Aktif olarak oyunun içinde olduğunu her haliyle gösteren bir adama 'pasif' diyor hakem ve buradan gol çıkıyor!
1- Ofsayt golü verdi ve direkt sonucu etkileyen bir hata...
2- İkinci yarıda öbür taraftaki yardımcı hakemin de sözünü dinlemedi.
Ağzını kapayarak Caner'in yaptığı hareketin faul olduğunu anlattı.
Ama Caner ikinci sarı kart ve kırmızı kart alacak, Fenerbahçe 10 kişi kalacak.
Yardımcı hakemini dinlemedi.
Aykut işin farkında Caner'i oyundan aldı. Çünkü bir kere affedilme kontenjanını doldurdu. 'Bir daha affederse Trabzon seyircisi sahaya iner' diye Aykut akıllı davrandı.
Fenerbahçe'yi 10 kişi bırakamadı.
Verdiği karar skoru etkiledi.
3- Selçuk'un Burak'ın ayağına bastığı pozisyonun tartışması yok. Faul bile vermedi. Kırmızı kart, penaltı... İşte maçın skorunu etkileyen üçüncü hata...
İKİNCİLİK İÇİN ÖNEMLİ
Üstelik 1-1 biten bir maçta playoff'taki durumları etkileyebilecek bir maçta...
Galatasaray açık ara lider play-off öncesi ama Şampiyonlar Ligi'ne gidecek ikinci takım için önemli bu maç... Maçın skorunu doğrudan etkileyen üç tane net hata yapıyor bir hakem ve seyirci çıldırıyor o zaman... Çıldırmayan gazeteler!.. Bu dediklerimin hepsi gazetelerde yazıyor.
Ama 8 punto, satır aralarında yazıyor.
Trabzon lehine olsaydı manşetlerde yazardı! Aydınus bir daha eline düdük alamazdı. Medya olarak utanç verici bir durum var Türkiye'de...
"AYKUT İZAH ETMELİ"
* İki hocanın tercihleriyle ilgili neler söyleyeceksiniz? Kocaman'ın Emre'yi kadroya almaması ve Stoch'u yedek bırakması dikkat çekiciydi.
Aykut Kocaman ve Şenol Güneş tartışılmalı... Hoca olarak değerleri, kaliteleri tartışılmalı... İki takım da çok kötü oynadı, çok yanlış oynadı. "Bütün pozisyonları kendileri verdiler" dedik. Peki bunlardan sorumlu sadece takım mı? Bu takımları sahaya süren kenardan izleyen, yönetenler!..
Emre'yi Trabzon'a bile götürmeyeceksin, Stoch'u kenarda oturtacaksın!
Bunu bana izah etmesi gerekiyor.
Bu Fenerbahçe'nin galip başlayıp sonunu getiremediği kaçıncı maçı!..
Bir sefer de tersi olsun. Öbür taraf başlasın da Fener sonunu getirsin.
Fenerbahçe öne geçiyor; hiçbir Fener taraftarı galibiyete inanmıyor.
Çünkü Aykut'a inanmıyor, çünkü takımlarına inanmıyor.
"BURAK 10 KİŞİ OYNATIYOR"
Maç sonrası Emre'nin kadroda olmasıyla ilgili 'Antrenör tercihi' dedi. Ama tercihin içinde neler var bilmiyoruz.
Yani tercihin ne olduğunu herkes biliyor.
Aykut; 1- Aziz Yıldırım ne derse onu yapıyor. 2- Buna ilave kendi kişisel sempatileri ve antipatileri var.
Onun için Aykut orada duruyor. Onun için Aykut'un sözleşmesi uzatılıyor.
Aziz Yıldırım hapishanede olsa bile Aykut 'Başüstüne komutanım' diyen birisi. Fenerbahçe'yi fiilen Aziz Yıldırım yönetiyor.
"GÜNEŞ'İ ANLAMAK ZOR"
Fenerbahçe şampiyon olduğu sene Aykut mu şampiyon yaptı? 'Azizsilin!' başlıklarını unutmayın. Her maçın soyunma odasına girip takımla konuşan, 'Şunu değiştireceksin, bunu oynatmayacaksın, onu çıkartacaksın' diyen Aziz!..
Şenol Güneş'in sahaya sürdüğü takımı da anlamak mümkün değil. Kenar yönetimini de anlamak mümkün değil.
Bana sorarsan o takımdan en son çıkacak adam Olcan'dı. Üç tane kontratak adamın var orada; Olcan, Volkan, Alanzinho. Bu üçünün en iyisi Olcan'dı.
Üstelik Fenerbahçe'ye karşı özel bir hırsla oynuyordu. Onu oyundan aldı.
HOCA SORUNUMUZ VAR
Halil Altıntop gibi bir adam nasıl kenarda oturtulur, bekletilir ben anlamıyorum!
Burak bilmem kaç tane gol atmış! İstediği kadar atsın! Burak futbolcu, mutbolcu değil. Takımı 10 kişi oynatıyor resmen... Gol şansı var. Vurduğu en kötü top gol oldu. Yere dört defa vurup tıngır mıngır gitti. Oradan belliydi.
Yere dört defa vurup giden topu Volkan nasıl yedi onu da anlamadım.
Ne goller kurtardı Volkan! Burak 10 kişi oynatıyor, Volkan 9 kişi oynatıyor.
Bunlara tahammül ediyor.
Halil gibi bir adam kenarda, Olcan'ı da kenara alıyor! Türkiye'de ciddi bir hoca sorunu var.
CEZALAR ŞAHSİ OLMALI...
* Trabzonsporlu taraftarlar çakı ve spor ayakkabı başta olmak üzere ne buldularsa sahaya attı. Kadıköy'de de para atılmıştı. Tribünlerin bu öfkesini neye bağlıyorsunuz?
Şişeler atıldı, paralar atıldı, çakılar atıldı. Meşaleler yakıldı, atıldı. Bunların hepsi Futbolda Şiddet Yasası'na göre suç. Ama ben artık bir gazete haberinde isim okumak istiyorum. 'Hıncal Uluç, Futbolda Şiddet Yasası'na göre üç ay hapse mahkûm olmuştur.
Hıncal Uluç, Futbolda Şiddet Yasası'na göre bir yıl futbol izlememeye ve Galatasaray'ın her maçı sırasında karakolda gidip oturmaya mahkûm edilmiştir.' Bunlar kanunda var. Ama bu kanunun daha şimdiye kadar uygulandığını gören, duyan yok. Şimdi o hayvanların yaptıkları yüzünden Trabzon'un stadı kapanacak.
Tribünleri gördünüz. Genç kızlar dâhil orada binlerce pırıl pırıl seyirci var. Elli tane hayvan yüzünden o on bin pırıl pırıl seyirci niye ceza görüyor peki! Çünkü sistem bu...
Platini'nin de dediği bu... 'Sahaya bunları atarsan o stat kapanır.' O zaman mesele sahaya bunların atılmasını önlemek. Bunların atılmasını önlemenin karşılığı Trabzon'a 50 bin lira ceza vermek değil. Trabzon'un sahasını kapatmak değil. Çünkü o meşaleyi sahaya atan hayvanın o cezayla alakası yok. Umurunda değil...
Ama bilse ki yakalanacak, ceza alacak, mahkûm olacak, hapse düşecek, bir sene boyunca her Trabzon maçında karakolda oturacak iki saat; bak bir daha atar mı!.. O hayvan sahaya onu atmayınca da o on bin seyirci efendi gibi Trabzon'un maçlarını seyretmeye devam eder. Ama biz hayvanların hiçbirine bugüne kadar ceza vermedik. Kişisel hiçbir ceza vermedik.
Başbakan bas bas bağırıyor "Cezalar şahsidir" diye, Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören bas bas bağırıyor "Cezalar şahsidir" diye... Daha ben şahsi ceza görmedim!.. Yasaya rağmen!
GENERALLER TUTUKLU
Tekrar söylüyorum; Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesinde Marina'da Develi'ye asılan pankartlar hem Türk Ceza Kanuna aykırı, umumi yerde müstehcen yayıncılık, hem Futbolda Şiddet Yasası'na aykırı. Daha ne demem lazım!
Kadıköy Savcısı kardeşim ne yapıyorsun!
Bu konuda bir soruşturma açtın mı? Deliller meydanda, resimler meydanda, internette!..
Sahte olduğuna dair iki üniversitenin rapor verdiği 11 numaralı CD yüzünden onlarca general tutuklu yargılanıyor.
Aynı CD'ler aynı internet görüntüleri elden ele dolaşıyor, Kadıköy Savcısı'nın bir şey yaptığı yok! Yani bu ülkede takibe uğramak için ille Ergenekon'a, Balyoz'a mı bulaşacaksın?
Başka yasaları ihlal edersen takip yok mu? Hele Fenerli olursan 'hiç yok' öyle mi!..
Sen Volkan'a şişeyi atanı mahkûm etmezsen, sen o pankartları getirip Develi'ye asanları mahkûm etmezsen, Trabzon'daki seyirciye de bir şey yapma hakkın doğmaz. Galatasaraylıya ceza yok, Fenerliye ceza yok, Trabzonluya ceza var. Böyle bir adalet yok! Trabzon seyircisini cezalandırma hakları yok. Balık baştan kokar.
"EVVELA DİĞERLERİNİ CEZALANDIR DA GÖREYİM"
Kadıköy Emniyet Müdürü bana telefon etti; "Hıncal Bey, biz Fatih Terim ve Hasan Şaş'a yabancı cisim atanları tespit ettik, kendilerini gözaltına aldık, savcılığa sevk ettik." Ne oldu sonra?
SAVCIDAN RİCA EDİYORUM
* 'Yabancı madde atan üç Fenerbahçe taraftarının yakalandığı ve 1 yıl maçlara girememe cezası aldığı' yönünde haberler çıktı.
'Ceza aldı' diye bir şey yok. Mahkemeye verildikleri bile belli değil. Bana bir bildirsin bakalım Kadıköy Savcısı...
Fatih Terim ve Hasan Şaş'ın kafalarına ne atılmıştır? Kim atmıştır? İsim istiyorum.
Bunlar hakkında hangi hukuki işlem yapılmıştır. Ben kendi köşemde yazmak üzere Kadıköy Savcısı'ndan rica ediyorum.