Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk İmralı'da Abdullah Öcalan'ı koruyan infaz koruma memurlarının gaziler olduğunu yazdı. Abdullah Öcalan'ın İmralı'da 600 komando tarafından korunduğunu cezaevindeki infaz koruma memurlarının da sıradan insanlar olmadığını söyleyen Öztürk, İmralı'daki iki olan müdür yardımcısı sayısının üçe çıkarıldığını açıkladı.
İmralı'da Öcalan'ı memur forması giydirilmiş özel harekatçı polislerin koruduğunu söyleyen Öztürk, Ada'daki müdür yardımcılarından birinin sadece Öcalan'dan sorumlu olduğunu belirtti.
İşte İmralı'ya dair diğer ayrıntılar
KİMSE ÖCALAN'LA KONUŞMAZ
Öcalan'ın odasının ışığı 24 saat yanık tutulur. Odası, havalandırması sürekli kamerayla izlenir. Abdullah Öcalan'la kimse konuşmaz. O da bu tutumu bilmediği için kimseyle muhatap olmamaya özen gösterir.
HEP KURŞUN KALEMLE YAZAR
O hep kurşun kalemle yazar. Yazıları iki konuyla ilgili oluyor. Birincisi hem kendisi hem PKK'nın devam eden davalarıyla ilgili görüşleri içeriyor. Asıl ağırlıklı konu ise örgütün geleceğiyle ilgili. Onun şöyle bir özelliği var, yazdıklarını düşünerek yazıyor, o yüzden kağıtlarda en küçük karalama, silinti olmuyor. Sonradan eklemek istediği bir şey olursa kağıdın kenarına okl çıkma yapıyor ve eklemeleri de yine düzgün bir biçimde yapıyor.
HER ANI KAYIT ALTINDA
Öcalan'ın odasının iki kapısı var. Birisi havalandırmaya diğeri ziyaretçileriyle görüştüğü odaya açılıyor. O odada dikdörtgen biçiminde plastik bir masa var. Öcalan, ziyaretçileri geldiğinde masanın bir ucuna oturuyor. Karşısında ise ziyaretçileri.. Ziyaretçi geldiği andan itibaren her hareket kamerayla kayıt altına alınıyor. Öcalan kiminle konuşsa, konuşulan her kelime anında kayda da geçiyor. Böylece, Öcalan'ın konuşmalannın bant çözümü ya da diğer aynntılar için uğraşılmasına gerek kalınmıyor.
AVUKATLAR NOT TUTAMIYOR
Birinci derecede yakınlan ya da avukatlan geldiği zaman onların konuşmalan not almalan yasak. O yüzden avukatlar; Öcalan'ın ağzından çıkarılan can kulağıyla dinliyor, daha dışanya çıkar çıkmaz neler konuşulduğunu kendi aralarında değerlendirmeye ve söylenenleri bir bütün haline getirmeye başlıyorlar Aslında Öcalan her konuyu en ince ayrıntısına kadar anlatmıyor. Bir şey anlatırken çerçevesini çiziyor, avukatlanna "bunları düzenleyin, toparlayın" diyor.
ÖCALAN'DAN AVUKATLARA: "BENİ ANLAMIYORSUNUZ"
O arada avukatın birisi soru yönelttiğinde Öcalan'ın kızdığı da oluyor. "Beni anlamakta yetersiz kalıyorsunuz. Benim dediklerimi anlamıyorsunuz. Derinliğiniz az. Biraz çalışıp gelin" dediği ve bunlan söylerken de ses tonunu hayli yükselttiği de oluyor. Söylediklerinin avukatlar tarafından örgüte önemli ölçüde değiştirilerek götürüldüğü iddiası gündeme getiriliyor ama Öcalan'ın sözlerini dinleyen, avukatlar aracılığıyla örgüte ulaşanlan izleyenler "önemli bir değişiklik olmadığı" görüşündeler.
GAZİLER İMRALI ADASI'NDA GÖREVDE
Açlık grevlerinin durdurulması için kardeşi Mehmet Öcalan aracılığıyla açıklama yapan Abdullah Öcalan, Mehmet'in cezaevine getirdiği aile arasındaki "mal davası" için "geçin bunları, beni meşgul etmeyin" diyordu. Devlet emanet ettiği için infaz koruma memuru üniformalı özel harekatçı polisler, belli bir süre adada kalıyordu. Çalışma koşulları rahat olduğu, çatışma ve benzer ağır riskleri olmadığı için PKK ile giriştikleri çatışmalarda ya da kurulan pusulardan yaralı olarak kurtulan gazi polisler de İmralı adasında görevlendiriliyordu.
GAZİ: "DEVLET EMANET ETTİ GÖZÜM GİBİ KORUYORUM"
Çatışmada gözünden yaralanmış bir başkomiser de infaz koruma memuru olarak Öcalan için adada görevlendirilmişti. Öcalan'ı her görüşünde şehit edilen arkadaşlannı, kendisi gibi yaralanan ve gazi olan meslektaşlannı düşündü. Bir gün bir yetkiliyle arasında şu konuşma geçti: "Abdullah Öcalan'ı, Devlet bize emanet ettiği için gözüm gibi koruyorum. Ben, PKK terörü yüzünden gözümü kaybettim. Devletimin emaneti olduğundan onu korumakla mükellefim. Yoksa bir saniye bile gözümü kırpmadan öldürürdüm."