Fenerbahçe Teknik Sorumlusu Aykut Kocaman dün gece TRT Spor’da yayınlanan ‘Basın Tribünü’ adlı programda gündeme ilişkin önemli sözler sarfetti. Kocaman, kulübün yaşadığı sancılı sürecin yanı sıra, şampiyonluk yarışı, Alex de Souza’nın geleceği ve Trabzonspor’la oynayacakları maçlarla ilgili açık sözlü ifadeler kullandı. Kocaman’ın sorulara verdiği yanıtlar ve açıklamalarının önemli bölümleri şöyle:
Geçen seneki şampiyonluğun namuslu bir şampiyonluk olduğuna inanıyorum. Çok net bir şekilde geçen seneki şampiyonluğumuzun temiz olduğunu düşünüyorum. Sahanın içi temiz gözüküyor. Eğer sahanın temiz olmayacağını söyleyecek bir futbol heyeti kurulur ve olumsuzluklara kanaat ederlerse, yaşananlarda futbolcu, hakem, para unsuru varsa zaten konuşmanın anlamı yok! Ama çok güçlü bir kanaat oluşması lazım.
Fenerbahçe’yi bırakmam söz konusu değil. Burada bulunduğum sürece, kulüp de beni istediği sürece sözleşmedeki +1’lerin, +2’lerin benim için bağlayıcı bir tarafı yok. “Yarın öbür gün ayrıldığımda gereği yerine getirilsin” diyecek durumum yok. Fenerbahçe’de oynamış her futbolcu için bu işin zirvesi burasıdır, ben de zirvede olduğumu düşünüyorum. Bugüne kadar geldiğimiz yer itibari ile dip noktanın geride kalanlar, o talihsiz süreçte yaşananlar olduğunu düşünüyorum. Geçen sezon yaşadığımız Yeni Malatyaspor maçına kadar gelen süreçler de dipti. Fenerbahçe tarihinde bir Pendik maçı var, o da dipti. Kriz sürecinde başta taraftarlarımız olmak üzere yönetimimiz ve futbolcular, herkes son derece olumlu tavırlar sergiledi. Süreçte geçmişe nazaran daha fazla sorumluluklar alınarak, daha doğru davranıldı. Ben de şahsen bu sürece elimden gelen olumlulukla katılmaya çalıştım. Başka hiçbir şey yapmadım.
“BU LİG OLAĞANDIŞI”
Olağan ligde favoriydiz ama bu lig olağandışılıkları barındırıyor. Önce bir lig oynayacaksınız, ondan sonra puanlarınız yarıya düşecek sonra tekrar şampiyonluğu isteyen takımlarla bir lig daha oynayacaksınız. En azından 34 haftalık lig için en büyük favori olduğumuzu söyleyebilirim. Bunu ağzımı doldurarak öyleyebiliyorum.
Bunu neden söylüyorum? 5 maçta gözlemlediklerimden bir tanesi kazanma alışkanlığımız olduğu, daha da önemlisi takım savunması. Takım savunmasını oturtmuş takımlar lige her zaman ortaktır. Oyuncularım topun arkasına geçmeyi, severek yapmaya başladı. İlerleyen süreçte Henri Bienvenu’nun da gelmesiyle birlikte ofansif anlamda da gelişeceğiz. Hiçbir aklı başındaki insanın ‘Şike var, cezası olmasın’ diyebileceğini düşünmüyorum. Sanki bu durumun sunuluşunda bir yanlış var. Sanki böyle yeni bir yasa hazırlansın gibi zaman zaman sunulan bir durum var.
Buradaki esas soru; gerçekten şike tespit edildiği zaman şikenin cezası bu kadar mı olmalı?
Şikeye teşebbüste ayrışmalar var. Kamuoyunda farklı düşünceler olabilir. Şikeyi düşünmek hoş bir şey değil, doğru değil, ahlaki değil. Sahada eğer şike yoksa, şike sahanın içine inmediyse, takımın, benim, oyuncuların ya da başka takımların suçu ne? İkisini birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Ligin ikinci yarısında bütün rakiplerini yenmiş bir takımın tüm bu olanlardan ayrı tutulması gerekiyor.
“TRABZON’UN MAÇLARINI İZLİYORUM”
Türk milleti olarak duvarın orada olduğunu duvara çarptıktan sonra görüyoruz. Yaşayarak öğreniyoruz maalesef. Sayın Başbakan ile ilgili görüşmeyi, daha önce de dile getirdim, Sayın Başbakan açıklamadığı için bu konuda hep suskun kaldım. Konuşmak istemem. Stoch’un bulunduğu bölge şu anda kadro yapısı içinde rekabetin en yoğun olduğu bölge. O bölgede oynayan Dia var, Caner var, Uğur var, orada oynayabilecek Sezer var, Bienvenu de oynayabiir. Ben de aklım yettiğince antrenmanlarda izleyerek, bazen hata da yaparak kendi doğrularımı yaratmaya çalışıyorum. Ama Stoch ya da diğer oyuncularla ilgili ön yargılarım yok.
Emenike konusuna artık fazla girmenin anlamı yok. Geçmişe dönük yaraları kaşımanın da faydası yok. Bir şekilde gitti. Yolu açık olsun demek lazım.
Trabzonsporlular’ın şampiyonluk istekleri için zamanı gelince konuşacağım. Kişisel özelliklerimden biri futbolsever olarak tüm maçları izlemek. Bırakın bir Türk takımının Avrupa Kupası maçını, birçok Avrupa ligi maçını izliyorum. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi maçlarını da izliyorum.
“ALEX’SİZ BİR FENERBAHÇE...”
Geçen sene olağanüstü bir sezon geçirdik. İkinci yarıdaki 17 maçın 16’sını kazanan bir takımın liderinin bu sezon ne yapacağını ben de merak ediyordum. Ancak araya o kadar olağanüstü olaylar girdi ki, şu anda sağlıklı bir değerlendirme yapmam mümkün olmayabilir. Bu sezon 5 maçta 13 puan yaptık. Alex’in bu konudaki yoğunluğunun zalmış olması diğer oyuncuların sorumluluğunun arttığını da gösterebilir.
Alex artık 34 yaşında. Çok zeki bir oyuncu. Ama bir gerçek var ki yavaş yavaş Alex’siz Fenerbahçe’yi de düşünmeliyiz. Alex, Hasan, Hüseyin’den önce zihniyet dönüşümünü yapmamız gerekiyor.
Ben bulunduğum takımın oyuncuları ve onların gelişimine kendini biraz daha adamış teknik direktör tiplerinden biriyim. Şunu öğrendim; en iyi oyuncular elinizdeki oyunculardır. Transferde ne yapabiliriz diye de düşünüyoruz.
Fenerbahçe’deki 140 golüm bir gün birileri tarafından geçilecekti. Fenerbahçe tarihinde birileri beni geçecekse, bu Alex olsun. ¦ Sezon içerisindeki Trabzonspor maçlarının tarafsız sahada oynanması fikrine sıcak bakmıyorum, gereği yok. Diyelim ki bu sene tarafsız sahada oynandı. Sonra? Sonra? Ya ertesi sene? Bence olaylar daha da büyür. Olaylar tabi ki olmasın ama tarafsız sahada oynanması fikrinin doğru olduğunu düşünmüyorum.
“MAÇLARI İZLEYİP, ŞOKTAN KURTULDUM”
Başkan için şunu söyleyebilirim. Bu kulübün 1998’den bugüne kadarki süreçte aldığı yol çok net bir şekilde ortada. Başkan’ı hep şampiyonluklarla eleştirdiler. Esası kaçırdılar. Kulübümüzün nereden nereye geldiği net şekilde gözüküyor. Bu işin şahikası (göstergesi) Manisaspor maçındaki kadın ve çocuklardan oluşan taraftar grubuydu.
Başkan’ın gözaltına alındığını Hasan Çetinkaya’dan (kulüp menaceri) duydum. Kızımı yaz okulu için yolcu
etmiştim, döndükten sonra uykuma devam ediyordum. Telefonla uyandım. Şoke edici bir durum tabi. Başka hiçbir kelime bunun yerini tutamaz. Şoktan şöyle kurtuldum; maçları seyrettim. Söylenenlerle, o bombardımanla, sahada olanlar arasında tezat olduğunu gördüm. 3 gün boyunca yanlı bir bombardıman vardı. O tapeleri okuduktan sonra da maçlarla ilgili fikrim hiç değişmedi.