MHP'deki "kaset skandalı" partide ortalığı toz duman etti. Kaset krizinin patlak vermesinden bu yana MHP'den 10 isim görevlerinden ve milletvekilliği adaylıklarından istifa etti. Kasetle ilgili olarak Bahçeli dün Başbakan Erdoğan'a "Meydanlarda konuşacağına olayın peşine düşsün" çağrısında bulundu. Hürriyet yazarı Sedat Ergin bugünkü köşesinde MHP'nin kasetlerine ilişkin komplo teorilerini yazdı.. İşte o yazı
MHP’nin üst düzey yöneticilerini hedef alan kasetlerin gerisinde kimin olduğu sorusu herkesin zihnini meşgul ediyor. Bu konuda şimdiden pek çok teori ortaya atılmış bulunuyor. Kaset olayını muhtelif komplolar üzerinden izah eden başlıca teoriler şöyle özetlenebilir:
1. HÜKÜMET YAPTI:
Özellikle MHP çevreleri ve kamuoyunun bir kesimi, kaset olayının gerisinde doğrudan hükümeti görme eğiliminde. Bu görüşe göre, hükümet seçimde Anayasa’yı tek başına değiştirebileceği 367 milletvekili hedefine ulaşabilmek için ne yapıp edip MHP’yi baraj altında bırakmak istiyor. Bu amaçla kaset işi organize edildi ve kamu görevlileri kullanılarak MHP’ye ağır bir darbe indirildi.
2. MHP İÇİ MUHALEFET YAPTI:
Hükümete yakın çevrelerde yaygın bir şekilde rağbet gören bu teori, kaset olayının sorumluluğunu doğrudan MHP içi muhalefete atfediyor. Buna göre, Devlet Bahçeli’nin liderliğinden rahatsız olan ve kendisinin partiyi büyütemediğine inanan parti içi muhalefet, bu gidişe ‘dur’ demek için kaset işini planladı. Bahçeli’nin yakın çalıştığı kurmayları hedef alınarak MHP yönetiminin bütünüyle çekilmesini zorlayacak bu strateji geliştirildi. Böylelikle partinin değişmesi, kendisini yenileyebilmesinin önü açılmış oldu.
3. OKYANUS ÖTESİ YAPTI:
Bazı MHP şahsiyetleri, “okyanus ötesi”ne de işaret ediyor. “Okyanus ötesi” ile Fethullah Gülen hareketi adres gösterilmiş oluyor. Gülen hareketinin geçen anayasa referandumunda sandıktan ‘evet’ çıkması için doğrudan MHP tabanı üzerinde yoğun bir faaliyet göstermesi ve daha sonra MHP içinde muhalefeti teşvik eden bir tutum alması, bu teoriyi savunanların en önemli dayanağını oluşturuyor. Bu teoriye göre, olanlar aslında iki taraf arasında geçen eylülde başlayan çatışma sürecin doğal bir uzantısı.
4. VESAYETÇİLER YAPTI:
Bir teoriye göre de, kaset olayının arkasında anayasa referandumunda ağır yara alan ‘vesayetçiler’ var. Neden? Askeri müdahale devri kapandığı için AK Parti ile yarışacak, daha geniş kesimlerden oy alabilecek bir CHP tasarlanmak isteniyor. Seçimden sonra CHP’nin güçlendirileceği bir yapıda MHP’nin yeri yok. Zaman yazarı Hüseyin Gülerce tarafından formüle edilen bu teoriye göre, CHP’yi dizayn edenlerle MHP operasyonunu yapanlar aynı kişiler.
5. ERGENEKON YAPTI:
Büyük ölçüde vesayet senaryosunun farklı bir adla takdim edildiği bir teori. Ancak nihai hedefleri açısından farklılık gösteren pek çok alt versiyonları var. Bunlardan birine göre Ergenekon, seçimde MHP’yi baraj altı bırakıp ardından liderini değiştirmeyi amaçlıyor. Bu durumda MHP oyları seçimde CHP’ye gidecek, sonrasında ise Ergenekon projelerini uygulayacak biri MHP’nin başına geçecek.
6. ÇETELER YAPTI:
Bizzat Başbakan Recep Erdoğan tarafından dillendiriliyor. Aslında “vesayet” ve “Ergenekon” teorilerinin farklı bir tarzda ifadelendirilmiş hali. Erdoğan’a göre, kaset tezgahlarıyla CHP’den sonra bu kez de MHP şekillendirilmek isteniyor. Erdoğan, bu konuda “çeteler”i sorumlu tutuyor. Bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, kaset olayının doğrudan CHP’yi güçlendirmek için yapıldığını da ileri sürdü. Elitaş’a göre, “derin güçler” bu kaset olayını yapıp ama suçu hükümete atarak, MHP tabanında duygusallık yaratıp bu partinin oylarını CHP’ye kaydırmak istiyorlar. Böylelikle “Silivri-Ankara tüneli daha hızlı kazılmış oluyor”. Görüleceği gibi, bu teoride de yollar Ergenekon’a çıkıyor.
7. YABANCI İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ YAPTI:
Ortaya atılan son tezlerden biri, bu işin gerisinde yabancı istihbarat örgütlerinin bulunduğu. Buna göre, kasetler yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye’deki yapılanmaları tarafından tezgahlandı. Görevlendirmeyi yabancılar yapıyor, uygulamayı Türk uyruklular yürütüyor. Habertürk gazetesinin bu yönde verdiği bir haber üzerine gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı önceki gün bilgisine başvurulmak üzere savcılığa çağrıldı. Bu teorilerde 4-5-6 seçenekleri arasında önemli benzerlikler var. Dolayısıyla bunlar aynı küme içine konabilir. Sonuçta bir olayı açıklamak üzere aynı anda birden çok teori geçerli olamayacağına göre, mantık olarak bu teorilerden çoğunun doğru olmadığına hükmedebiliriz. Tabii, önümüzdeki günlerde yeni teorilerle karşılaşacağımız ihtimalini gözden uzak tutmamalıyız.