Twitter'da en çok takip edilen ve konuşulan isim Hilal Cebeci'ye Akşam yazarı Oray Eğin kayıtsız kalamadı. Türk toplumunun cinselliğini bir türlü tamamlayamadığını ileri süren Oray Eğin, 'Eminim, 'panpişler' arasında İnternet cafe gençliği de vardır. Arada sırada Hilal Cebeci'nin kendisine mesaj atanlar arasından seçip yayınladıklarına bakıyorum gerçi. Pek öyle 'abazanlar ordusu' gibi görünmüyorlar.' diye yazıp 'Bırakın soyunsun' dedi.
Hilal Cebeci'nin twitter'da paylaştığı fotoğraflar için tıklayın
İşte Eğin'in 'Bir başka açıdan Panpiş Hareketi' başlıklı o yazısı
Vitrinde duran cansız mankene tecavüz eden, gece yarısı 'jimnastik' programlarına bakıp kendinden geçen, 'kırmızı noktalı' programları uykusuz kalmak uğruna izleyen, cinselliğini bir türlü tamamlayamamış Türk erkeğinin açlığının sonucu mu bugün Hilal Cebeci'nin yaşadığı '15 dakikalık' şöhretin açıklaması?
SOKAKTA VE EVDE FARKLI MASKELER TAKIYORUZ
Can Dündar, geçen hafta Milliyet'te 'Panpiş Hareketi'ni askerdeki 'aç-aç güzellerine' benzetiyor ve 'Toplumsal ilkim alabildiğine muhafazakarlaşırken 'açılım yanlısı Panpiş hareketi'nin böylesine hızla yaygınlaşması, sokakta ve evde farklı maskeler taktığımıza, ikiyüzlü davrandığımıza dair bir ipucu vermiyor mu' diye soruyordu.
Evinde bilgisayar olmayan Türk gençleri için İnternet cafe'ler son yıllarda zamanında halı sahaların gördüğüne benzer bir işlev edindi. Gerçek sahaya inemeyen mahallenin futbolcusu halı sahada hünerlerini gösterirken, kamusal alandan dışlanan genç de İnternet cafe'ler sayesinde dünyaya açıldı.
Bu açılım çeşitli video oyunlarıyla şiddeti keşfetmek, bastırmakla başlayıp sohbet odalarında cinselliği keşfe kadar geniş bir alana yayıldı.
'Tık deposu' oldu İnternet gençliği
Sitesine 'galeri' koyanlar bu gençleri mıknatıs gibi çekti, bu tıklarla zirveye tırmandılar.
Bu mantığa bakınca Hilal Cebeci'nin de birkaç gün içinde on binlerce takipçiye sahip olmasının ardında ne olduğu yorumu yapılabilir.
İnternet cafe gençliği twitter'a akın etti mi emin değilim ama.
İnternet'in ilk yıllarında toplumbilimciler siber alemin eşitlikçi kamusal alanı kurabilme ihtimalinden söz etmişti. Halbuki İnternet, doğası gereği belli bir eşitsizlikle başlıyor: Her şeyden önce bir bilgisayarınız, bir de İnternet bağlantınızın olması şart. Bilgisayarı olmayanlar otomatikman bu 'kamusal alanın' dışına itiliyor.
Tıpkı hala sahaya inmek için 'kira parası' ödemeniz gerektiği gibi. Bu 'saatlik ücrete göre saha kiralama' sokak arasındaki topçudan hemen ayrılmanıza neden oluyor.
AKP'YE OY VERMEYECEĞİM ETİKETİ
Twitter'ın İnternet içinde bile belli bir 'eliti' temsil ettiğini, içinde bulunduğumuz toplumu hiç yansıtmadığına dair yakın tarihli bir örneğim var.
Hemen seçimlerden önce bir sabah 'AKP'ye oy vermeyeceğim' etiketli bir kampanya başladı. Yazdıklarının sonuna #akpyeoyvermeyecegim etiketini ekleyen o kadar çok insan oldu ki bu başlık o gün sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada en çok konuşulan başlıklar arası-na girdi.
Oysa sandıkta Türkiye'nin yarısı Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verdi.
Sosyal medyada çok kuvvetli kampanya yapanlar, buradan insanlara ulaşanlar ise neredeyse sandıkta varlık bile gösteremedi.
Bu açıdan bana twitter hep biraz 'Digiturk süper paket aboneleri' gibi geliyor; kendi alternatif mecrasını takip eden, bu alternatif hayatı yaşayan insanların oluşturduğu sınırlı bir kamusal alan.
PANPİŞLER ARASINDA İNTERNET CAFE GENÇLİĞİ VAR
Eminim, 'panpişler' arasında İnternet cafe gençliği de vardır. Arada sırada Hilal Cebeci'nin kendisine mesaj atanlar arasından seçip yayınladıklarına bakıyorum gerçi. Pek öyle 'abazanlar ordusu' gibi görünmüyorlar. Çoğu dalga geçiyor, gaza getiriyor, ironi yapıyor, Cebeci de pek anlamıyor ve övgü zannediyor sanki.
Bir de tabii ki Hilal Cebeci'yi büyük iştahla takip eden ben varım. Cebeci'in koyduğu fotoğraflar ya da yaptığı abuk sabuk yorumlar benim doğal olarak hiç ilgimi çekmiyor.
CÜRETKARLIĞI ACAYİP ÇEKİCİ
Ama cüretkarlığı bana inanılmaz çekici geliyor.
Herkesin hizaya getirilmek için uğraşıldığı bir ortamda, en ilericimizin bile 'ahlak, çizgi, sınır' diye lafa girmeye başladığı günlerde kural tanımazlığı acayip hoşuma gidiyor. Çoktandır unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz, artık gündelik konuşmalarda bile kendisine yer bulmayan 'çatlak kadın' dirilmiş sanki.
Ben arıza, çatlak, deli, sürüden ayrılan, yoldan çıkan insan severim.
Yeni bir nefes gibi Panpiş Hareketi.
Muhafazakarlığa, kendi içimize kapanmamıza, ayıp ezberlerimize karşı bir isyan hareketi sanki.
BIRAKALIM SOYUNSUN
Hepimiz ahlak bekçiliği tuzağına düşüp 'Ne soyunuyorsun, kapat' diye üzerine bir saldıralım Hilal Cebeci'nin, onu engizisyona mı sürükleyelim.
Laissez faire et laissez passer!
Bırakalım soyunsun...