Diyanet İşleri Başkanı'nın 'İzmir'in dindarlığı başka' sözleri sonrası başlayan tartışmalara Hürriyet yazarı Taha Akyol da katıldı. Bugünkü köşesinde 'Gavur İzmir' ifadesinin kökenine inen Akyol, 'GÂVUR İzmir lafı İzmir'in bugün seküler bir hayat tarzına sahip olmasından değil, eskiden etkin ve zengin bir Rum azınlığa sahip olmasından geliyor.' diye yazdı.
İŞTE TAHA AKYOL'UN BUGÜNKÜ O YAZISI
Bizim ilk ansiklopedimiz Şemseddin Sami'nin 1890'larda yayınladığı Kamus'ül A'lâm adlı 6 ciltlik eserdir. İzmir maddesinden birkaç satır aktarıyorum size, kısmen sadeleştirerek: "Anadolu'nun en büyük ve en mamur ve doğrudan doğruya idare olunan memalik-i Osmaniye'nin İstanbul'dan sonra ikinci şehri ve Aydın vilayetinin merkezi olup, Edirne ve Selanik'ten ve Şam'dan ve Beyrut'tan ezher cihet (açıkça) ileridir.
Ahalisi 130.000 raddesinde olup bunların yarısı Müslim ve Türk, 40.000 Rum, iki üç bin Avrupalı ve kalanı Ermeni, Yahudi ve sairedir..."
Gâvur İzmir sözü Rumların nüfusça azınlık da olsa iktisaden çok etkin olmasından çıkmış eski bir laftır.
NÜFUSUN KİMLİĞİ
Tarihçi François Georgeon, 19. yüzyıl'da Osmanlı Hıristiyanlarının "altın çağ" yaşadıklarını, Osmanlı sanayiinin yüzde 50'sinin Rumların, yüzde 20'sinin Ermenilerin, sadece yüzde 15'inin Türklerin elinde olduğu belirtir, kalanı vesaire...
Bu onlarda devlete sadakat duygusu yerine, müthiş bir özgüven patlamasıyla ayrılıkçı milletçiliğin gelişmesine yol açtı.
Hele 1912 "Rumeli'ye Elveda" yılıdır... Balkan harbinde Rumeli Müslümanları 620 bin ölü vermiş, 810 bin'i de Türkiye'ye tehcir edilmiş veya göçmüştür.
Balkanlar'da silinen bu Türk nüfusu elbette çoğunlukla Batı Anadolu'ya yerleştirilecek, bin yıllık Türk varlığı tabii ki demografik olarak da güçlendirilecekti. Bunu bugün eleştirenler, Selanik'ten, Manastır'dan, Üsküp'ten, Girit'ten Türklerin tehcir edildiğini, Ege'ye onların yerleştirildiğini unutuyorlar.
İLK KIVILCIMLAR
1912'de Adalar'ı alan Venizelos, daha 1914 başından itibaren "Adalar Anadolu'nun tabii uzantısıdır" diyerek İzmir ve çevresini istemekte, buna göre nüfus istatistikleri uydurmaktadır. Elbette milliyetçilik fikrinin ilk kıvılcımlarının görüldüğü yerlerden biri İzmir olacaktı. Daha işgal yokken, Aralık 1918'de, İzmir'de "Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti" kuruldu. Doğu Anadolu'nun Ermenistan'a verilmek istenmesine karşı "Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" de Aralık 1918'de kurulmuştu.
Milli Mücadele'nin ilk askeri zaferi Kazım Karabekir Paşa'nın Ekim 1920'de Kars'a girmesidir; nihai zaferi Mustafa Kemal Paşa'nın Eylül 1922'de İzmir'e girmesidir.
BUGÜN İZMİR
'Gâvur İzmir' lafı artık arkeolojik bir sözdür, hiçbir anlamı yoktur.
Diyanet İşleri Başkanı Muhterem Mehmet Görmez, İzmir konusunda "Tasavvuf meşrep bir İslam" vurgusu yaptı; bunu Aziz Kocaoğlu'yla konuşurken de söylemiş. Fakat amacını aşan birkaç cümlesi de var. Tashih edeceğini, İzmirlilerin gönlünü alacağını düşünüyorum.
İzmir elbette seküler hayat tarzının yoğun olduğu bir ilimiz; CHP'nin de kalesi... Olsun, ne var bunda?
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hakkı Uyar'ın "İzmir Seçimleri" üzerine akademik bir çalışması var: 1930'da Atatürk'ün partisine muhalif olarak kurulan liberal Fethi Bey'in Serbest Fırka adlı partisinin kalesi İzmir'miş. Sonra, Menderes ve Özal'ın kalesi... Laf aramızda, bu üçü, benim de partilerimdir!
Sonra İzmir Ecevit'in kalesi...
Geçen seçimlerde İzmir'in oyları: CHP yüzde 44, AKP yüzde 37, MHP yüzde 11... İzmir CHP'li ama aynı zamanda çoğulcu... Olsun, ne var bunda?
Ben Yozgatlıyımdır, İzmir'e "Güzel İzmir" derim. "İzmir'in dağlarında çiçekler açar!" denilince, Afyon'dan İzmir'e yürüyen ordunun bir neferiymişim gibi duygulanırım. Bu 'gâvur' tartışması kadar bir zırva düşünemiyorum.