Mısır halkı, eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in 30 yıldır süren baskı rejimine karşı demokrasinin gelmesi için içlerinde büyük bir korku olsa da cesaretini topladı ve 25 Ocak'ta "Yeter" diyerek sokağa çıktı. Hepsinin toplanma yeri "devrimin meydanı" olarak adlandırılan Tahrir idi. İşte Mısır'da bir lideri deviren, baskı rejimine son veren o yüz binlerce gencin 53'ü önceki gün Türkiye'ye geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetlisi olarak gelen ve aralarında siyasi parti temsilcileri, gazeteciler ve öğrencilerin bulunduğu "Tahrir Gençleri" nin üçü ayaklarının tozuyla SABAH'ın sorularını yanıtladı:
'ÖNCE ÇOK KORKTUK'
Seifeddin Mahmoud Aboozeid (Finans Müdürü - 26): "Başta çok korkuyorduk. Korku faktörü çok yüksekti, ordu şiddet uyguluyordu. Benim nişanlım bile 3 gün hastanede kaldı. Ama 500 binden fazla insan aynı anda aynı hakları isteyince korku da zamanla yok oldu. Başta sadece yolsuzluğun bitmesini ve demokrasinin gelmesini istedik. Ancak günler geçip rejimin düşmeye başladığını ve dizlerinin üzerine çöktüklerini görünce isteklerimizi büyüttük. 'Mübarek gitsin' dedik. Sonunda kendi kararımızı verecek kadar güçlü olduğumuzu gördük. Başka ülkelerin ne diyeceği hiç umurumuzda olmasa da Erdoğan'ın desteği bizi mutlu etti. Mısır'da büyük bir kesim AK Parti'yi başarılı buluyor. Tanıdığım birçok insan Mısır'da AK Parti benzeri bir parti kurmak için kolları sıvadı. AK Parti'nin siyaseti tamamen değiştirmesi ve Türkiye'yi dünyada elit bir seviyeye çıkarması çok önemli. Bence AK Parti gücü ve söz hakkını belirli bir zümreden alır.
Siyaset Mısır halkı içih hâlâ bir lüks
Ethar El-Katatney (Gazeteci - Blog yazarı - 24): "Siyaset Mısır halkı için hâlâ büyük bir lüks. Halkın büyük bir kısmı destekçisi oldukları siyasi kimlikleri veya dinledikleri imam ya da rahiplerin görüşlerini taşıyorlar. 5 yıl sonra Mısır'ın nasıl olacağını bilmiyoruz. Türkiye'de işleyen sistem burada işlemeyebilir. Geçmiş, demografi, coğrafya önemli. Türkiye'de örneğin din ritüellerden çok ruhani olarak yaşanıyor. Mısır'da ise tam tersi. Bunda Araplığın veya dilin de etkisi olabilir. Ancak bana göre Türk demokrasisi, kesinlikle daha fazla incelenmeli, çalışılmalı, bize uyan unsurlarının nasıl adapte edileceği saptanmalıdır. Zaten Türkiye'de bulunmamızın da nedeni bu."