Wall Street Journal gazetesi, "Türk Medyasının Fermuarlı Dudakları" başlığıyla yayımladığı haberinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın önceki hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında yaptığı basın özgürlüğü uyarısı bağlamında Banu Güven'in NTV'den ayrılmasına ve Türk medyasında oto-sansür konularına değindi
FİKRİNDEN DÖNMEYEN BİR GAZETECİ
Gazetedeki yazıda şöyle denildi: "Birçok Türk gazetecinin Türkiye'de medya kurumları ve medya sahibi şirketler tarafından uygulanan oto-sansürün arttığı yorumları hakkında çok az konuşuldu. Geçen hafta çaıştığı NTV kanalından kovulan Banu Güven, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a açık bir mektup yazarak, onu Türk medyasında oto-sansür kültürünü desteklemekle suçladı. 40'lı yaşlarının başında fikrinden dönmeyen bir gazeteci olan Güven 14 yıldır NTV'de çalışıyordu. Kanalın en popüler simalarından biriydi.
MİLLİYETÇİLER KIZDI
Güven'in son programları ülkenin en hassas konularından Kürt sorunu hakkındaydı. Haziran başında programa katılan yazar Vedat Türkali'nin Abdullah Öcalan hakkında olumu konuşması, Türk milliyetçilerini kızdırdı. Kanal aynı zamanda Güven'in Kürt politikacıların en tartışmalılarından Leyla Zana'yla röportaj yapma talebini de geri çevirdi. Güven de bunu bir oto-sansür olarak gördü ve daha sonra da kovuldu. Kanal ise hükümetten baskı gördüğü yönündeki iddiaları reddederek, kanalın yayın akışı içerisinde gelecek sezon Güven'e uyan bir program bulunmadığı için yollarını ayırdığını söyledi. Neden ne olursa olsun, Güven'in kovulması Türkiye'de medya özgürlüklerinin zayıfladığı algısını besledi. Paris merkezli 'Sınır Tanımayan Gazeteciler' örgütünün yaptığı dünyada basın özgürlükleri sıralamasında 178 ülke arasında 2005 yılında 98. sırada yer alan Türkiye'nin geçen sene listedeki sırası 138 idi."
*Türk Medyasının Fermuarlı Dudakları